Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Günümüz ve Arzın Kutsallaştırılması
Günümüz ve Arzın Kutsallaştırılması
Günümüz ve Arzın
Kutsallaştırılması
İnsan, belli bir yerde değil;
tüm yeryüzünde halife olması için yaratılmıştır. İslam'ı, bulunduğu yerde
yaşayıp oraya hâkim kılmak için çalıştığı gibi, dünyanın ulaşabildiği her
tarafına da götürme zorunluluğu vardır. Bir insan, doğacağı yeri seçme hakkına
sahip olmadığından, tercihinde olmayan bir konudan dolayı ne ayıplanır, ne de
şereflenir. Allah, bizi bu topraklarda değil de; çok farklı hatta sevmediğimiz
bir yerde dünyaya getirebilirdi; Diğer insanların oralarda dünyaya gelmesi gibi.
O zaman o yaratıldığımız yerin mi, yoksa şimdi yaşadığımız yerin mi kutsal
olması gerekecekti? Müslüman için tüm arz Allah'ın mülküdür. Hepsi aynı
değerdedir. Bir yerin fazileti, orada inanılıp uygulanan inançla ilgili
olmalıdır. Toprak, üstünde yaşayan insanların inançlarıyla bütün olarak
değerlendirilmelidir. İnsanın ırkına, doğduğu yere göre bir toprak parçasına
kutsallık atfetmesi, Allah için değil de; o toprak parçası için ölümü göze
alabilecek hale gelmesi, vatanın -üzerinde hangi hükümlerin uygulandığına
bakılmadan- yüceltilmesi bu açıdan değerlendirilmelidir. Vatan kelimesi
Kur'an'da geçmez. İslamî açıdan yurt veya vatan "dâr" kelimesiyle ifade edilir.
İslam toplumunun yaşadığı ve hâkim olduğu yerler için "dârulislâm",
müslümanların idare ve hâkimiyetleri altında olmayan yerler ise "dârulharp"
kabul edilir. Eğer bir kimse, yaşadığı ülkede dinî inanç, dinini koruma ve
dinini yaşama hürriyetini kaybetmişse, gücü yetiyorsa cihad ederek bu temel
haklarını yerli veya yabancı işgalcilerden geri alması veya gücü yetmiyorsa,
bunları koruyup dinini yaşayabileceği yere hicret etmesi gerekir. Cihad ve
Hicret'in Kur'an'da ve sünnette çok büyük önemi vardır.
Ayrıca, içinde Kâbe'nin
bulunmasından dolayı müslüman açısından dünyanın en kutsal yeri sayılmaya müsait
olan bir vatanda, Hak dinin yaşanamadığı için oradan hicret eden Rasülüllah ve
ashabının, aynı zamanda gerçek vatanları olan Mekke'deki yönetime karşı inanç
savaşı yaptıkları unutulmamalıdır. Şu ayet; vatan, cihad ve hicret kavramları
açısından değerlendirilmelidir: Nefislerine yazık eden kimselere, canlarını
alırken melekler: 'Dünyada ne işte idiniz?' derler. Bunlar; 'biz yeryüzünde
güçsüz bırakılmış çaresiz kimseler idik' diye cevap verirler. Melekler:
'Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!' derler. İşte onların
barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir." (4/Nisâ, 97)
Medine için, oradaki hurmaları için savaşan kimsenin mücadelesinin Allah için
olmadığı, ancak Allah yolunda savaşanların cennetle müjdelenen şehitler
olabileceğini Rasülullah'ın hadislerinden öğreniyoruz.