Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Sâbiî; Anlam ve Mâhiyeti
Sâbiî
Sâbiî; Anlam ve Mâhiyeti
Sâbiî kelimesi Arapçada bir
dinden çıkıp başka bir dine giren kimse anlamındadır. Bunun için müşrikler,
Rasulullah (s.a.s.)'ı sâbiî diye isimlendirdikleri olmuştur. Çünkü o, dinlerini
reddedip yeni bir dine bağlanmıştır.[1]
Buhârî ve Müslim'de Ebû Zer'in müslüman olma kıssası anlatılırken, İlk
müslümanlardan beşinci olan Ebû Zer'in Kâbe çevresindeki müşriklere İslâm'a
girdiğini haykırıp onları dâvet etmesi üzerine onu öldürmek için üstüne çullanan
ve işkence eden müşriklerin ?saldırın şu Sâbiî'ye? dedikleri ifade edilmektedir.[2]
Bu sözü, lügat anlamında, din değiştiren, müslüman olan kimselere taktıkları ilk
ad olarak verdikleri anlaşılmaktadır. İmam Kurtubî'ye göre, Sâbiîler, kitap
ehlinden çıkmış olan kimselerin adıdır; çünkü Araplar, câhiliyye devrinde
İslâm'a giren kimselere Sâbii oldu derlerdi.[3]
Başka bir görüşe göre sâbiî
ismi Ârâmice veya Süryânîce olup yıkanmış, suya daldırılmış anlamına gelir.
Çünkü hıristiyanlıkta olduğu gibi sâbiîlikte de suya daldırma (vaftiz) âdeti
bulunmaktadır. Yine, sâbiî kelimesi, eski bir dine mensup olan topluluğa verilen
isimdir. Kelimenin aslının bu olduğu kabul edilirse, müşriklerin Rasulullah'a
sâbiî demelerinin sebebi olarak, onu ?Lâ ilâhe illâllah? demekle sâbiîlere
benzettikleri sonucu ortaya çıkar. Seyyyid Kutub, Bakara 62. âyeti tefsir
ederken şöyle demektedir: Sâbiîlere gelince; onlar, en tercih edilen rivâyete
göre bi'setten (Rasulullah'a peygamberlik verilmesinden) önce kavimlerinin puta
tapmasından hoşlanmayarak, gönüllerine hitap eden ve samimiyetle
bağlanabilecekleri bir itikad arayan Araplardır. Bunlar tevhid dinini kabul
etmişlerdi ve ilk haniflerin, yani İbrahim (a.s.)'in dini üzere ibâdet
ediyorlardı. Müşrikler, bu kimselere ?atalarının dininden dönenler? anlamında
sâbiîler adını vermişlerdi. Sonradan müslümanlara sâbiî demelerinin sebebi
budur.?[4]
Bazı ilim adamlarının da,
peygamberin dâvetinin kendilerine ulaşmadığı kimselere sâbiî dendiğini ileri
sürdüklerini belirten İbn Kesir'in tercih ettiği görüş, sâbiîlerin tâbi olup
uyguladıkları bir dinlerinin olmadığı yönündedir. Yani, sâbiîler, yahûdi,
hıristiyan, mecûsî veya müşrik olmayıp, hiçbir din üzere olmayanlardır. Araplar
da bunun için ?yeryüzünde bulunan dinlerden dışarı çıkanlar? anlamında ilk
müslümanlara ?sâbiîler? diyorlardı.[5]
Sâbiîliğe, Mandeizm (Mandaeans
?Mandeenler-) de denilir. Günümüzde çok küçük bir topluluk olarak varlıklarını
sürdüren Sâbiîler, genellikle güney Irak'ta Fırat ile Dicle'nin birleştiği
bataklık bölgelerindeki küçük yerleşim merkezlerinde yaşarlar. Zamanımızda
Irak'ta 150 bin civarında, Hindistan'da da ondan biraz daha fazla sâbiî olduğu
bilinmektedir. Günümüzde sâbiîlerin hiçbir etkinliği kalmamıştır. Dinî
inançları, yaşantıları, giyim kuşamlarıyla diğer insanlardan ayrı bir zümre
oluşturan sâbiîler, içine kapalı bir cemaat durumundadırlar. Dışarıdan kız alıp
vermedikleri gibi, yabancıları da kendi dinlerine kabul etmezler. Onlar, gerek
kutsal kitaplarında ve gerekse kendi aralarında kendilerine sâbiî ismi
vermezler. Onlar kendilerine Mandeîler (ârifler, bilenler) ya da Nasuralar
(kutsal öğretileri koruyup gözetenler) olarak adlandırırlar. Vaftiz gibi bazı
özellikleriyle hıristiyanlara, bazı yönleriyle de yahudîlere ve mecûsîlere
benzeyen, eski Bâbilliler gibi yıldızlara ve putlara tapma özellikleriyle de
müşriklerle beraberlikleri olan Sâbiiliğin, çeşitli inançların karışımı olan
bağımsız bir din olarak nitelemek daha doğrudur. Mandeizm de denilen Sâbiîliğin,
yahûdilerce sapkınlık sayılan bir yahûdi tarikatı olduğu da ifade edilir.
?Mandeizm? kelimesi, İbrânice ?göklerin elçisi? anlamını dile getiren Manda
Haiye sözcüklerinden gelmektedir.[6]
[1]
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 1/314.
[2]
S. Buhâri Tecrid-i Sarih Terc. 9/241.
[3]
İmam Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi'l-Kur'an, 2/139.
[4]
Seyyid Kutub, Fî Zılâl, 1/157.
[5]
İbn Kesir, Hadislerle Kur'ân-ı Kerim Tefsiri, 2/365.
[6]
Ahmed Kalkan, Kur'an-ı Kerim Kavram Tefsiri.