Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Kur'ân-ı Kerim'de Buhl/Cimrilik Kavramı
Kur
Kur'ân-ı Kerim'de Buhl/Cimrilik Kavramı
Cömertlik vasfının elde edilebilmesi için;
yardımın gönüllü olarak yapılması (59/Haşr, 5; 57/Hadîd, 11-18; 5/Mâide, 13);
karşılığında hizmet, övgü, mükâfat beklenilmemesi (76/İnsan, 8-l0); yardım
edileni rencide edebilecek davranışlardan kaçınılması (2/Bakara, 263-264);
yapılan yardımın sahibi katında üstün bir değeri olması (3/Âl-i İmrân, 92)
şarttır.
Kur'an-ı Kerîm'de cömertlik, cihad ile aynı
seviyede tutulmakta; Allah'ın insanlara verdiği rızıktan diğer kulların da
yararlandırılması istenmektedir (2/Bakara, 254). Cömertliğin, kıyamet gününde
insanı her türlü sıkıntı, elem ve kederden kurtarmaya vesile olacağı
bildirilmektedir (2/Bakara, 222). Bazı âyetlerde cömertlik alışverişe
benzetilmekte; Allah Teâlâ'ya verilen bir borç olarak temsil edilmektedir
(2/Bakara, 244; 5/Mâide, 13; 57/Hadîd, 11).
Kalpler cömertlik sâyesinde temizlenir (92/Leyl,
17-20). Çünkü, küfür ve nifaktan sonra kalbi karartan âmillerden biri de, aşırı
mal sevgisi ve servete bağlılık arzusudur. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de;
"Serveti de düşkünce seviyorsunuz." (89/Fecr, 20) buyurulur. İşte bu sevgi
ile insan, "Ben bu malı sarf edersem bana bir şey kalmaz" korkusuna düşer ve
hemen şeytan harekete geçer: "Şeytan sizi fakirlikle korkutur, size cimriliği
emreder." (2/Bakara, 268). Oysa ki Allah Teâlâ'nın bildirdiğine göre:
"Mal ve servet insan için bir imtihandır." (39/Zümer, 49-52). Bu imtihandan
başarılı çıkmanın yolu da cömertliktir (64/Teğâbün, 15-17).
Cömertliğin göstergesi olan "infak" kavramı,
Kur'anda türevleriyle birlikte 73 yerde geçmektedir. Muaz bin Cebel ile Sa'lebe,
Hz. Peygamber'e "kölelerimiz ve hısımlarımız var. Bunlara malımızdan ne şekilde
ve ne miktarda harcayalım?" diye sorduklarında, şu âyet inmişti: "Sana hangi
şeyi nafaka vereceklerini sorarlar. De ki: İhtiyacınızdan artanı verin."
(2/Bakara, 219). Zekât farz kılınmadan önce, kazanç sahipleri, bu âyete göre,
her günkü kazançlarından kendilerine yetecek kadarını alır, gerisini tasadduk
ederlerdi. Altın, gümüş gibi nakit sahipleri de, bir yıllık geçimini ayırır,
geri kalanını Allah yolunda harcarlardı (S. Buhâri, Tecrid-i Sarih Terc. 11/
371). Kur'an-ı Kerim'in pek çok âyetinde varlıklı mü'minlere "Allah yolunda
infak" emir ve tavsiyesinde bulunulmuş, Allah yolunda harcayanlar övülmüştür.
Kur'ân-ı Kerim'de üç âyette cimri anlamındaki "şuhh",
bir âyette "cimriler" anlamındaki "eşihha", üç âyette buhl, dokuz âyette de
bundan türetilmiş fiiller yer almaktadır. Bu âyetlerin birinde (4/Nisâ, 128)
nefislerin cimriliğe eğilimli yaratılmış olduğu belirtilmekte, iki âyette de
(59/Haşr, 9; 64/Teğâbün, 16) cimrilikten korunanların kurtuluşa ereceği ifâde
edilmektedir. Zemahşerî bu âyetleri yorumlarken şuhh kelimesini, insanın ve
kendisini alçaltacak derecede bencil ve servete düşkün olması şeklinde tarif
etmekte, sözkonusu âyetlere göre cimriliğin yaratılıştan gelen ve hiçbir zaman
tam olarak yok edilmesi mümkün olmayan doğal bir duygu (garîza) olduğunu
belirtmektedir (El-Keşşâf, IV/84). Bu anlayış daha sonra kaleme alınan birçok
tefsirde de tekrarlanmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'de, insanın bu bencil duygudan
kurtulması ve bunun yerine cömertlik duygusunu geliştirmesi her vesile ile
öğütlenmektedir: "...Allah cimrilik edenleri, başka insanların da cimri
olmasını isteyenleri ve Allah'ın kendi kereminden verdiğini saklayanları
sevmez." (4/Nisâ, 36-37). Başka bir âyette cimriliğin insanın kendi yararına
bir davranış olmayıp aksine tam aleyhine bir sonuç doğuracağı belirtilmiştir
(3/Âl-i İmrân, 180).
"Allah yolunda infak edip
harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İhsân edin (Her türlü
hareketinizde dürüst davranın, yardım edin ve güzellik sergileyin). Çünkü Allah
muhsinleri (dürüstleri ve güzellik sergileyenleri) sever."
(2/Bakara, 195)
"Mallarını Allah yolunda harcayanların hali, her
başağı yüz daneli yedi başak bitiren bir tohumun hali gibidir. Allah dilediği
kimseye daha kat kat verir. Allah'ın ihsanı çok geniştir. Her şeyi hakkıyla
bilendir." (2/Bakara, 261)
"Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin
için yerden çıkardığımız ürünlerin en helâl ve iyisinden Allah yolunda
harcayın." (2/Bakara, 267)
"Şeytan sizi fakirlikle korkutur
ve size cimriliği emredip telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve
bir lütuf vaad eder. Allah her şeyi kuşatan ve her şeyi bilendir."
(2/Bakara, 268)
"Mallarını gizli ve açık olarak gece ve gündüz
harcayan kimseler var ya, işte onların, Rableri katında ecirleri vardır. Onlara
hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır."
(2/Bakara, 274)
"Allah, fâizi tüketir (fâiz karışan malın
bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahtar
ısrar eden hiç kimseyi sevmez."
(2/Bakara, 276)
"Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcayıncaya
kadar birre (Cennete ve iyiliğin en güzeline) eremezsiniz."
(3/Âl-i İmrân, 92)
"Allah'ın, fazlından/kerem ve ihsânından
kendilerine verdiklerini (infakta) buhl edip cimrilik gösterenler, bunun
kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır, bu onlar için onlar için
şerdir/kötüdür. Buhl edip cimrilik ettikleri şey de kıyâmet gününde boyunlarına
dolanacaktır. Göklerin ve yerin mîrâsı Allah'ındır. Allah, bütün
yaptıklarınızdan haberdardır."
(3/Âl-i İmrân, 180)
"Allah'a ibâdet edin ve O'na
hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın
komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar
(köle, câriye, hizmetçi ve benzerlerine) ihsân edin (iyi davranın ve yardım
edin). Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.
Onlar ki hem kıskanır, cimrilik ederler, hem de
herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah'ın kendilerine fazlından verdiği
Şeyleri saklarlar. Biz de böyle nimetleri gizleyen nankörlere hor ve rüsvay
edici bir azap hazırladık. " (4/Nisâ,
36-37)
"Yoksa onların mülkten
(hükümranlıktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydı insanlara çekirdek filizi
(kadar bir şey bile) vermezlerdi."
(4/Nisâ, 53)
"Yahûdiler, Allah'ın eli bağlıdır
(sıkıdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar!
Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir..."
(5/Mâide, 64)
"Ey iman edenler gerçek şu ki (Yahudi)
bilginlerinden ve (Hıristiyan) rahiplerinden çoğu insanların mallarını
haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip
de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azâbı müjdele.
Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün onların alınları
böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) 'İşte bu kendiniz için
biriktirip sakladıklarınızdır; yığıp sakladıklarınızı tadın!' (denilecek)."
(9/Tevbe, 34-35)
"Onlardan (münâfıklardan) kimi de,
'Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka (ve zekât)
vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız!' diye Allah'a andiçtiler. Fakat
Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın
emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler."
(9/Tevbe, 75-76)
"Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün
de açıp tutumsuz olma. Yoksa pişman olur açıkta kalırsın."
(17/İsrâ, 29)
"Geçim endişesi ile çocuklarınızın
canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek
gerçekten büyük bir suçtur."
(17/İsrâ, 31)
"De ki, Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip
olsaydınız, tükenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz. Hakikaten insan çok
cimridir." (17/İsrâ, 100)
"Onlar, harcadıkları zaman ne israf ederler ne
kısarlar; (harcamaları) ikisi arasında dengeli, orta bir yoldur."
(25/Furkan, 67)
"(Allah yolunda) Sarfettiğiniz herhangi bir
şeyin yerine O daha iyisini koyar."
(34/Sebe', 39)
"Gerçekten dünya hayatı, ancak bir oyun ve
eğlencedir. Eğer iman eder ve ittika edip sakınırsanız Allah size mükâfatınızı
verir. Ve sizden mallarınızı tamâmen sarfetmenizi istemez (İstenen sadece zekât
ve sadaka gibi cüz'î bir miktardır). Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi
zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya
çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse,
ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer
O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar
sizin gibi de olmazlar." (İnsanlar farz olan harcamayı yerine getirmezlerse
helâkı hak eden bir toplum olurlar)
(47/Muhammed, 36-38)
"Gördün mü arkasını döneni? Azıcık
verip sonra vermemekte direneni?"
(53/Necm, 33-34)
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin
başınıza gelen herhangi bir musîbet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir
kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. (Allah bunu)
elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle
şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen
kimseleri sevmez. Ki onlar, cimrilik
ederler ve insanlara cimriliği emr (tavsiye) ederler. Her kim yüz çevirirse
artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiçbir şeye muhtaç olmayan zengin)dir, Hamîd
(övülmeye lâyık olan) O'dur."
(57/Hadîd, 22-24)
"Daha önceden Medine'yi yurt
edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendi (şehir)lerine göç
edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık
hissetmezler. Kendileri zarûret içinde bulunsalar bile, onları kendilerine
tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa
erenlerdir." (59/Haşr,
9)
"Ey iman edenler! Sizi acı bir
azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah'a ve Resûlüne iman eder,
mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu,
sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar,
sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere
koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var:
Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele."
(61/Saff, 10-13)
"Sizden birinize ölüm (alâmetleri) gelip de: 'Ey
Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de, sadaka versem ve sâlihlerden
olsam' demeden önce size, rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda)
infak edip harcayın." (63/Münâfikun,
10)
"Doğrusu mallarınız ve
çocuklarınız sizin için bir fitnedir/imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah'ın
yanındadır. O halde gücünüz yettiği kadar
Allah'tan korkun. (O'nun öğütlerini) dinleyin. İtaat edin. Kendi iyiliğinize
olarak infak edip harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden (şuhha nefsihî) korunursa
işte onlar, kurtuluşa erenlerdir."
(64/Teğâbün, 15-16)
"Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine belâ
verdiğimiz gibi bunlara da belâ verip imtihan ettik. Hani onlar, sabah vakti
(erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair
and içmişlerdi. (Bu konuda) hiçbir istisnâ yapmıyorlardı. Fakat onlar
uyuyorlarken Rabbin tarafından kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de,
bahçe kuruyup kapkara kesildi. (Beri tarafta ise) onlar, sabah vakti
birbirlerine seslendiler: 'Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp çıkın.'
Derken aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler: 'Bugün sakın oraya hiçbir yoksul
girip de karşınıza çıkmasın, yanınıza sokulmasın!' (Yoksullara yardıma) güçleri
yettiği halde, (böyle sözlerle) erkenden yola koyuldular. Ama bahçeyi görünce:
'Muhakkak biz, (gideceğimiz yeri) şaşırmış olmalıyız' dediler. (Yanlış yere
gelmediklerini anlayınca da şöyle dediler: 'Hayır, biz (her şeyden ve bütün
servetimizden) yoksun bırakıldık.' Ortancaları, 'ben size demedim mi, Rabbinizi
tesbih etmeniz gerekmez mi?, diye söylemedim mi?' dedi. Dediler ki: 'Rabbimiz
Seni tesbih eder yüceltiriz; gerçekten biz, zâlim imişiz, kendi kendimize yazık
etmişiz.' Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar. Nihâyet şöyle
dediler: 'Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kimselermişiz. Belki
Rabbimiz, bunun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz (artık) biz yalnızca
Rabbimize rağbet eden (O'nun rızâsını arzulayan) kimseleriz.' İşte azap
böyledir. Âhiret azâbı ise muhakkak çok daha büyüktür; keşke bilselerdi!"
(68/Kalem, 17-33)
"Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın;
Sonra alevli ateşe atın onu! Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincire
sarın! Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi. Yoksula yemek vermeye (kendisi
yanaşmadığı gibi, başkalarını da) teşvik etmezdi."
(69/Haakka, 30-34)
"(Durmaksızın mal ve servet) Toplayıp bir yerde
(üstüste) yığmakta olanı (cehennem kendine çeker).
Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız, dar gönüllü) yaratılmıştır. Kendisine
fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. Ona imkân verilip iyilik
dokunduğunda ise pinti kesilir."
(70/Meâric, 18-21
"İnsana gelince, Rabbi kendisini imtihan edip de
ikramda bulunur ve bol nimet ve zenginlik verirse, 'Rabbim bana ikram etti!' der
(kendisinin bu ikrama ve nimete lâyık olduğunu düşünür). Ama onu imtihan edip
rızkını daraltırsa, 'Rabbim bana ihânet etti' der (kendisinin buna lâyık
olmadığını sanır). Hayır! (Bunların hiçbiri doğru değil.) Belki de siz yetime
ikram etmiyorsunuz, Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
Haram-helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı bütün gücünüzle seviyorsunuz."
(89/Fecr, 15-20)
"Kim verir ve ittika edip sakınırsa, en güzeli
de tasdik ederse Biz de onu en kolaya hazırlar, onda başarılı kılarız. Kim de
cimrilik edip vermez, kendini müstağnî/zengin sayıp hakka boyun eğmez ve en
güzel olanı da yalanlarsa, Biz de onu en zora yöneltiriz. Öylesi çukura
yuvarlandığı zaman malı kendisine hiç fayda vermez."
(92/Leyl, 5-11)
"İnsan, Rabbine karşı çok
nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şâhittir ve o, mal sevgisine aşırı derecede
düşkündür. Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi? Ve
kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman (Acaba hali nasıl olur?) Şüphesiz
Rableri o gün onlardan tamamıyla haberdardır."
(100/Âdiyât, 6-11)
Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı
eğlenmeyi, başkalarını ayıplamayı ve servet biriktirip onu saymayı âdet
edinenlere yazıklar olsun! Onların vay haline! O, malının kendisini ebedî
kılacağını zanneder. Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye (tutuşturulmuş şiddetli
ateşe) atılacaktır.
(104/Hümeze, 1-4)