Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
İnfak, Zekât ve Her Türlü Cömertlik, Malın Mülkün Gerçek Sahibini Hatırlatır ve Kişinin Emanet Bilincini Güçlendirir
İnfak
İnfak, Zekât ve Her Türlü Cömertlik, Malın
Mülkün Gerçek Sahibini Hatırlatır ve Kişinin Emanet
Bilincini Güçlendirir:
Mü'min, Allah yolunda zekât vermenin ve infak
yapmanın bir görev ve sorumluluk meselesi olduğunun bilincindedir. Her çeşit
malı ve nimetleri, asıl kaynağı olan Allah'a nisbet eder. İnfak eylemi,
dağıttığı şeylerin kendi özel malı olmadığını, kendi özel mülkiyetinden
tasarrufta bulunmadığını hatırlatarak onun bağış bencilliğini kırar.
Mü'minler bilirler ki, tüm zekât ve bağışlarını, Allah'ın verdiği rızıktan infak
etmektedir. Bir postacıdır, bir veznedardır, bir emanetçidir mü'min. Bu telkin,
asıl verenin, asıl sahip olanın Allah olduğunu hatırlatır. Böylece mü'min,
Allah'ın kendisine verdiği rızıklardan sorumlu olduğunu anlar. Mü'min,
malını istediği biçimde, dilediği şekilde özgürce harcayamaz. Sadece malını
değil; rızık kelimesinin, mülk kelimesinin kuşattığı tüm maddî ve manevî
nimetler konusunda aynı bilinç ve davranış söz konusudur.
Mü'min, canını yaratanın Allah olduğunu, malını
verenin Allah olduğunu bilir ve O'nun yolunda mal ve canıyla cihad eder.
Zekât ve her çeşit bağışımızı kendi malımızdan değil; Allah'ın bize emaneten
verdiğinden bir kısmını dağıttığımızı anlıyoruz. Düğün evinde yemek
kazanının başındaki aşçı yemek dağıtırken kimseyi minnet altına alamadığı gibi,
kimsenin başına kakamadığı gibi, "ben malımdan dağıtıyorum" diyerek övünemediği
gibi zekât veren ya da cömertlik yapan kişi de haddini bilir.
İnsanların cömertlikten, zekât ve infaktan
kaçmasının sebepleri başında: "benim olan varlığı başkalarına niçin vereyim?"
duygusu ile, "başkalarına verirsem, benim varlığım azalır ve zaruret zamanında
zahmete düşerim" düşüncesi gelir. İslam dini ise bu duygu ve düşünceyi kökünden
kaldırmıştır. İslam'a göre mal ve servet herhangi bir şahsın tekeli altında
değildir. Mal ve servet yalnız Allah Tealâ'nındır. Her şeyin gerçek mâliki
Allah'tır (3/Al-i İmran179; 57/Hadid, 10). Kur'an-ı Kerim'de bu durum yirmiyi
aşkın âyette vurgulanmaktadır. Mülk Allah'ın olduğuna göre, tabiî olarak
sahibinin yolunda sarfedilmesi, mü'min için en makul bir olay olarak
değerlendirilir. Mü'mindeki zekât, infak ve cömertlik duygusu da bu düşünceden
kaynaklanır.
Mü'minler; Karun gibi toplayıcı değil; Harun
gibi dağıtıcıdırlar. Dağıtmak için kazanırlar. Verirken tükeneceğinden
korkmazlar. Çünkü veren Allah'tır; "ver" diyen de Allah'tır. "Siz Allah için
bir şey verdiğinizde Allah onun daha iyisini verir. O, rızık verenlerin en
hayırlısıdır." (34/Sebe', 39). Mü'min, İblis gibi fakirlikten korkutup
cimriliği emretmez (2/Bakara, 268); İdris gibi cömertliği emreder.