Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Namaza Çağrı
Namaza Çağrı
Namaza Çağrı:
?Haydin Felâha!?
Namaza dâvet edilirken, günde beş kez ?haydin
felâha!? diye çağrılıyoruz. Yine kamet
getirirken, cemaatle namazın felâh olduğunu tekrar vurguluyoruz. Cemaat,
kardeşlik bağlarını güçlendirerek huzur ve felâhı İslâm toplumuna yayar.
Felâh'ın dünya ve âhireti kapsayan kurtuluş anlamına geldiğini bilen namaz
düşmanları, ezanı Türkçeleştirirken ?felâh? kelimesini niye Türkçeye tercüme
edip ?haydin kurtuluşa!? dedirtmediler de ?haydin felâha!? dedirttiler?
İnsanımız, oynanan oyunun arka planını felâh kavramından yola çıkarak bile
anlayabilir.
Evet, namazı ikame felâhtır, kurtuluştur.
Namazda en büyük felâh, gönle gelmektedir. Evrenin sonsuz güzelliklerine
açıldığı halde, dünyanın kısır çekişmeleri ve bitmeyen bunalımları arasında
daralan gönül, ancak namazda Allah'ın huzurunda felâh bulur. Dünya telaşları,
hele yaşanan yer İslâm yurdu değil, tâğûtî düzenlerin ve onların sürüleştirdiği
kalabalıkların oluşturduğu çevre ise, kalbi öyle yıpratır ki; her şey onu
mutsuz kılar, fıtratındaki güzellikleri aynalarda göremeyince devamlı olarak
sıkılır. Birçoklarının farkında olmadan ?içim sıkılıyor?, ?beni hiçbir şey
sevindirmiyor? diye ifâde ettiği sıkıntı ve huzursuzlukların tümü, gönlün sonu
gelmez mutsuzluklarıdır. İnsan, namaz kılarak Rabbına hamd ü senâ ve zikir
ettikçe, gönül İlâhî güzelliği hisseder, sonsuz bir mutluluğa kavuşur.
?Dikkat edin, bilin ki, ancak Allah'ın zikriyle kalpler mutmain olur, (tatmin
olup, huzura kavuşur).? (13/Ra'd, 28)
İnsanın yapısını teşkil eden temel unsurlar
vardır: Nefs, beden, ruh ve kalp (gönül). Birçok konuya yaklaşmak için, onun
zıddını bilmek de bir metoddur. Felâhın tersi hüsrandır. Özellikle, felâh yoksa
mutlaka az çok hüsran vardır. Şimdi, insanlara, topluma bakalım; hüsran
manzarasından başka ne görebiliriz? Asr sûresinde ifâde edildiği gibi, tüm
insanlar hüsrandadır. İman edenler, sâlih amel işleyenler (namaz kılan ve infak
edenler), hakkı ve sabrı tavsiye edenler (özellikle sözleriyle infak edenler)
hüsranda değillerdir; çünkü onlar felâh bulmuşlardır. İnsanın önünde iki seçenek
vardır: Ya bu üç ilkeye uyar ve felâha (kurtuluşa) erer; ya da hüsranın
pençesinde perişan olur.