Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Allah Güzeldir; Her Yaptığı ve Yarattığı da Güzeldir
Allah Güzeldir
Allah Güzeldir; Her Yaptığı ve Yarattığı da
Güzeldir:
Allah'ın isim-sıfatlarından
biri "muhsin" (güzel yapıp eden)dir. Allah muhsin olduğu için her yarattığını
güzel yaratmıştır. O, insanı da güzel, hatta en güzel biçimde yaratmıştır (bkz.
32/Secde, 7; 40/Mü'min, 64; 64/Teğâbün, 3; 59/Haşr, 24; 95/Tîn, 4). İnsanın
ürettiği tüm güzelliklerin gerçek sahibi ve yapıp edicisi Allah olup bu
üretimde, insanın beynini, gönlünü, elini, dilini
kullanmaktadır.
Allah'tan daima güzellik zuhur
eder. Kötü ve çirkin (seyyie), insan nefsinin ürünüdür (4/Nisâ, 79). Allah,
yaratıcıların en güzelidir (40/Mü'min, 14; 37/Sâffât, 125). Var ettiklerine en
güzel boyayı vuran da Allah'tır (2/Bakara, 138). Allah, aynı zamanda hüküm verme
bakımından da en güzel olandır (5/Mâide, 50). Rızkın en güzeli de Allah'tan
gelir. O, rızık verme yönüyle de en güzeldir (65/Talâk, 1; 11/Hûd, 88; 22/Hacc,
58; 16/Nahl, 75). Sözün de en güzelini bir kitap halinde indiren O'dur, O'nun
kelâmı da tüm güzellikleri içerir (39/Zümer, 23). Bu yüzden insana, indirilen
sözün en güzeline uyması emredilir. İnsana inen sözlerin en güzeli Allah'ın
sözüdür (39/Zümer, 55). Bu yüzden, güzel insanların bir niteliği, sözü dinleyip
onun en güzeline uymaktır (39/Zümer, 18). En güzel din, güzellikler sergileyerek
Allah'a teslim olanların dinidir (4/Nisâ, 125). Allah, fiil, söz ve hükmüyle en
güzelin kaynağı olduğundan, en güzel isimler (esmâu'l-hüsnâ) da O'nundur (7/A'râf,
180; 20/Tâhâ, 8; 59/Haşr, 24).
Kur'an'ın ideal insanı "muhsin"
diye anılmaktadır. Kur'an'da 39 kez tekrarlanan "muhsin", güzel düşünüp güzel
eylemler yapan kişi demektir. Muhsin, tamamına yakın yerde çoğul şekliyle
kullanılmıştır. Bu da gösterir ki, güzellik üretimi toplumsal bir idrâk ve uğraş
olmadan fazla gelişemez. Kur'an'ın kılavuzluğu, rahmeti ve öğüdü, muhsinler
(güzel düşünüp güzel şeyler üretenler) içindir; Kur'an onlara hayır ve bereket
getirir (31/Lokman, 3). Güzelle ilgisi kopuk, güzelliği hayatından silmiş
kişiler ve toplumlar Kur'an'ın hidâyetini anlayamazlar ki ondan hayır ve bereket
görsünler. Güzele düşmanlık sergileyenler ise Kur'an'ın rahmetinden
nasipsizlikle kalmazlar, onun lânetine de uğrarlar. Leyl sûresi 6-9. âyetler, bu
lânetlenmenin kanıtı olarak hayatın zorlaştırılmasını, kaosa itilmeyi
göstermektedir.
Kur'an, kendi bağlılarını
"sözleri dinleyip onların en güzeline uyan insanlar" olarak tanıtmaktadır (39/Zümer,
18). Bu demektir ki, güzellikten uzak bir çağrı, adına ne denirse densin, hangi
iddia ile ortaya sürülürse sürülsün, Allah'ın değer vereceği bir dâvet değildir.
Kur'an, tüm iddiaları,
inatları, ikiyüzlülükleri, sloganları aşan ölümsüz bir ilke getirmekte ve
insanın dikkatini bu ilkeye çekmektedir: "Güzel düşünmenin, güzellik üretmenin
karşılığı güzellikten başkası olmayacaktır" (55/Rahmân, 60). Güzellik
üretenlerin karşılıkları, diğer üretimlerden farklı olarak iltimaslı, fazla
olarak verilecektir (10/Yûnus, 26). Güzelliğin hayatı kolaylaştırması, belki de
o "fazlalar" yüzündendir.
Çirkinliği güzelle değiştirme
veya çirkinin ardından güzel sergileme, çirkinin sonuçlarını silip süpürür ki,
bu da Allah'ın af ve bağışının bir uzantısıdır. Bu yüzden Kur'an, insanı sürekli
olarak çirkini güzelle değiştirmeye çağırır (13/Ra'd, 22; 28/Kasas, 54; 11/Hûd,
113; 25/Furkan, 70; 27/Neml, 11). Çirkine güzelle karşılık verme yeteneği, en
azılı düşmanı en samimi dost haline getirebilir (41/Fussılet, 34).
Kehf sûresi, 104. âyeti, sınaat
yönüyle üretilen güzelliğin gerçek bir güzellik olmadğını, sadece bunu
üretenlere bir güzellik sanısı verdiğini belirtiyor. Âyeti iyi değerlendirmek
için, kendinden önceki âyetle bağlantısını dikkate almak gerekiyor. Şöyle
deniyor:
"De ki; size, yaptıkları
işler bakımından en çok hüsrâna uğrayanları bildireyim mi? Bunlar o kimselerdir
ki, dünya hayatındaki gayretleri boşa gitmiştir de buna rağmen onlar sınaat
yoluyla güzellikler sergilediklerini sanırlar." (18/Kehf, 104).
Bu âyetten yola çıkarak
diyebiliriz ki, teknolojinin elinden beklenen bir güzellik, güzellik adına
aldanıştan ibârettir. Esasen Kur'an insanın süslenip püslenen bazı çirkinlikleri
güzellik gibi görebilen bir yapıya sahip olduğuna dikkat çeker. Ve bu, insanın
sapma noktalarından biridir (35/Fâtır, 8; ayrıca bkz. 3/Âl-i İmrân, 120; 9/Tevbe,
50).
Allah güzeldir, muhsindir. En
büyük ihsan sahibi Allah olduğu için Kur'an'da ?Allah her şeyi güzel bir
şekilde yarattı" (32/Secde, 7; ayrıca bkz. 40/Mü'min, 64; 64/Teğâbün, 3; 59/Haşr,
24) denilmektedir. Eğer insanlar hep güzel işler yaparlarsa, davranışlarını
?ihsân' üzere gösterirlerse, bunun karşılığı olarak ?ihsân' görürler, güzellikle
muâmele edilirler (55/Rahmân, 60).
Allah, ihsân sahibi olan, güzel
davranışlarda bulunanları övmektedir:
?Kim, din yönünden iyilik
edici (ihsân sahibi) olarak yüzünü Allah'a teslim edip dosdoğru İbrahim dinine
tâbi olan kimseden daha güzel olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti.?
(4/Nisâ, 125). Allah, güzel işler sergileyen ihsân sahipleriyle beraberdir,
onları sever, onları korur, onlara dünya ve âhirette iyilikler verir (2/Bakara,
195; 3/Âl-i İmrân, 134, 147; 5/Mâide, 13, 85, 93; 7/A'râf, 57; 9/Tevbe, 120;
29/Ankebût, 69 vd.).
?...Biz, muhsinlere
(güzellik sergileyen ve iyilik yapanlara) ziyâde vereceğiz (mükâfatı
arttıracağız)' dedik." (2/Bakara, 58)
?...İhsân edin (her türlü
hareket ve davranışınızı güzel ve dürüst yapın); Allah muhsinleri (güzel iş
yapanları) sever.? (2/Bakara, 195)
?O takvâ sahipleri ki,
bollukta da darlıkta da Allah için infak ederler (harcarlar); öfkelerini
yutarlar ve insanları affederler. Allah da ihsân sahiplerini (güzel davranışta
bulunanları) sever.? (3/Âl-i İmrân, 134)
?Allah'a ibâdet edin ve O'na
hiçbir şeyi şirk/ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara,
yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında
bulunanlara ihsân edin/iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenen
kimseyi sevmez.? (4/Nisâ, 36)
"Öne geçen ilk muhâcirler ve
ensâr ile onlara ihsânla/güzellikle tâbi olanlar var ya, işte Allah onlardan
râzı olmuştur, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî
kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük
kurtuluştur." (9/Tevbe, 100)
?İhsân edenlere/güzel amel
işleyenlere daha güzel mükâfat (cennet), bir de fazlası vardır. Onların
yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır, ne de bir horluk (gelir). İşte onlar
cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.? (10/Yûnus, 26)
?Sabırlı ol, çünkü Allah,
ihsân sahibi muhsinlerin (güzel iş yapanların) mükâfatını zâyi etmez.? (11/Hûd,
115)
?Muhakkak ki Allah, adâleti,
ihsânı (güzel iş yapmayı, iyiliği), akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin
işleri, fenâlık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt
veriyor.?(16/Nahl, 90)
?Eğer ihsân ederseniz (güzel
davranışlarda bulunursanız), kendinize ihsân etmiş olur; kötülük ederseniz yine
kendinize etmiş olursunuz...? (17/İsrâ, 7)
?İman edip sâlih amel
işleyenler (bilmelidirler ki) Biz, güzel işler yapanların (ahsene amelâ) ecrini
zâyi etmeyiz. İşte onlara, içinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır...?
(18/Kehf, 30-31)
"...Allah sana ihsân ettiği
gibi, sen de (insanlara) ihsân (güzellikler) sergile..." (28/Kasas, 77)
?(İnsanları) Allah'a
çağıran, sâlih/iyi ve güzel iş yapan ve ?ben müslümanlardanım' diyenden daha
güzel sözlü kim olabilir? Hasene/güzellik, iyilik ile; seyyie/çirkinlik, kötülük
bir olmaz. (Sen, çirkinliği/kötülüğü) en güzel olan şeyle uzaklaştır; o zaman
(bakarsın ki) seninle arasında düşmanlık olan kimse, sanki sıcak bir dost
oluvermiştir.? (41/Fussılet, 33-34)
?Biz insana, ana babasına
ihsânı/güzel davranıp iyilik etmesini tavsiye ettik...? (46/Ahkaf, 15)