Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
b) Birr
b
b) Birr:
?Birr'in aslı ?berr'dir. ?Berr',
sözlükte kıta, denizin karşıtı olarak kara demektir. Buradan hareketle ?birr',
hayır işinde genişlik anlamında kullanılmaktadır. Geniş anlamıyla ?birr', her
türlü hayır ve iyilik işinde genişlik, ihsan, itaat, doğruluk, bol bol iyilik
demektir. ?Birr', her türlü iyiliği, ihsânı ve hayırlı işleri kapsar. ?Berr'
sıfatı, hem Allah (c.c.) için hem de itaatkâr kullar için kullanılır. Allah
(c.c.) için kullanıldığı zaman anlamı: Kullarına karşı şefkatli, onlara ihsân
eden, iyilikleri bütün yaratıklara yaygın olan demektir. ?el-Berr', Allah'ın
güzel isimlerinden biridir.
?Berr' sıfatı insanlar için
kullanıldığı zaman, çok itaatkâr anlamına gelir. ?Berr', aynı zamanda, sâdık,
yani sözünde duran anlamı da taşımaktadır. Allah, el-Berr'dir. O, kullarına
merhametli olduğu için, onların hakkında kolaylık diler, zorluk dilemez. Onların
günahlarına (eğer tevbe etmezlerse) bir karşılık verir. Buna karşın onların
iyiliklerine, hayırlı amellerine kat kat karşılık verir. ?Hiç şüphesiz, Biz
bundan önce O'na duâ (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği ve ihsânı bol,
rahmeti bol (el-Berr) olandır.? (52/Tûr, 28)
Kur'an, ?berr-itaatkâr'
sıfatını iki âyette, Hz. İsa ve Hz. Yahyâ peygamberleri nitelemek için
kullanmaktadır (19/Meryem, 14-15, 32).
Hadis ve fıkıh kitaplarında
?birru'l vâlideyn' başlığı bulunmaktadır. Bu başlık altında, ana-babaya itaat
etme, onlara bol bol iyilikte bulunma görevleri anlatılır. Aynı kökten gelen
?teberrû'; fiil olarak iyi olma, iyilik yapma anlamındadır. Türkçe'de, herhangi
bir dernek, cemiyet, yardım kurumu ve kişiye yapılan yardımlara verilen addır. ?Berara',
?bârr'ın çoğuludur ve Kur'an'da bir âyette meleklerin sıfatı olarak geçmektedir:
?(Ki onlar) oldukça üstün, değerli, iyilik ve dürüstlük sembolü (berara)dürler.?
(80/Abese, 16)
?Birr', bol bol iyilik etmek,
hayır işlerinde geniş olmak anlamına geldiği gibi, aynı zamanda fâil (özne)
ismidir ve iyilikte bulunan demektir. Mü'minler, çok iyilikte bulunarak, takvâda
çok geniş olarak ?birr'in bizzat kendisi haline gelirler. Tıpkı sâlih amel
işleyerek imanıyla özdeşleşen müslümana ?iman' denilmesi gibi. İyilik ve takvâda
ileri geçen bol bol ihsânda bulunan, akrabalarına ve diğer insanlara bol bol
iyilik eden, iyi davranan kimseler artık ?birr'in bizzat kendisi olurlar. Böyle
kimselere Kur'an ?ebrâr' demektedir.
Kur'an ?birr'i şöyle tanıtıyor:
?Yüzlerinizi doğudan ve batıdan yana çevirmeniz, ?birr/iyilik' değildir. Ama
birr, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden, ona
olan sevgisine rağmen, malı yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa,
isteyip dilenene ve kölelere, söz verdiklerinde (ahidleştiklerinde) sözlerinde
duranlar ile, zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip)
sabredenler (in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve
takvâ sahibi olanlar da bunlardır.? (2/Bakara, 177). Görüldüğü gibi Kur'an,
?birr'in inanç ve amel boyutlarını, en önemli ilkeleri sıralayarak açıklıyor.
?Birr' öncelikli olarak İslâm'ın inanç esaslarını kabul etmek, sonra da malı
ihtiyaç sahiplerine infak etmektir. Bu âyette en önemli erdemler sıralanmış
olup, birr'in sınırının daraltılmadığı açıktır. Bu bağlamda birr, bütün iman,
ibâdet ve ahlâka ait iyi huyları kapsayacak genişlikte bir kavramdır.
Birr, tâat sayılan, yani
Allah'a saygı ifade eden bütün davranışlar ve insanı Allah'a yaklaştıran hayırlı
tüm işleri içerisine alan bir kelimedir. Birr, takvâ sahibi mü'minlerin bir
özelliğidir. Bizzat takvâ değil, takvâlı olmanın görüntüsüdür diyebiliriz. Hatta
yukarıdaki âyette ?işte sâdık (doğru) olanlar bunlardır' cümlesinden hareketle
birri ?doğruluk' diye anlayanlar da olmuştur. Halbuki ?sıdk-doğruluk' birr
değil, birr sahibi olmanın bir sonucudur.
Kur'an, müşriklerin bir yanlış
davranışına da dikkat çekerek, bunun birr olmadığını vurguluyor: Câhiliye
döneminde müşrikler hac için ihrama girdikleri zaman agaç gölgeliğinde
oturmazlar, evlerine girmezlerdi. Bir ihtiyaçtan dolayı evlerine veya
çadırlarına girmek isterlerse, çadıra arkalarından açtıkları deliklerden, evlere
de ya arka pencereden ya bacalarından girerlerdi. Kur'an böyle bir davranışın
faydasız bir şey olduğunu asla birr olamayacağını vurguluyor:
??Birr (iyilik) evlere
arkalarından gelmeniz değildir. Ancak birr (iyilik) takvâ sahiplerinin
tutumudur. Evlere kapılarından girin. Allah'tan korkup korunun, umulur ki
kurtuluşa erersiz.? (2/Bakara, 189).
Evlere veya çadırlara arkadan
girmenin nesi birr (iyilik) olabilir ki? Takvâ sahibi kimseler hayır üzerinde
olurlar, infak ederler (muhtaçlara el atarlar), sürekli iyilikte bulunurlar.
Hem Allah'a (c.c.) itaat ederler, hem de insanlara bir fayda sağlarlar.
Dolayısıyla onların tutumu birr'in ta kendisidir. Bu âyette ayrıca bir kinâye
(dolaylı anlatım) de bulunmaktadır. Yani söze ve işe tersinden, fayda vermeyecek
tarafından başlamayın. Bir meseleyi karıştırmak, bulandırmak, anlamsız duruma
sokmak için, kafa karıştırmak için iş yapmayın. Evlere kapılarından girildiği
gibi; işe ve söze, amaca uygun faydalı olacak şekilde başlayın. Bu bir anlamda
yıkıcı değil yapıcı olun, işi ehline bırakın demektir.
Birr, sosyal hayatın kurulması
ve işlemesi konusunda son derece önemli bir ahlâk kuralıdır. İnsanlar arasındaki
kaynaşmanın (ülfetin) yollarından biridir. Kişiler başkalarına yardım ettikçe,
onlara güzel davrandıkça; aralarında kavga, anlaşmazlık ve düşmanlık yerine;
dostluk, barış ve ülfet olur.
Birr sosyal hayata iki şekilde
yansır: Birincisi sıla'dır ki bu, insanlara karşılıksız mal yardımında
bulunmaktır. İkincisi ise, ma'ruf'tur ki bu da, söz ve davranışlarla insanların
iyilikleri ve mutlulukları, dirlik ve düzenliği için çalışmak demektir.
Mü'minler, sevdikleri şeylerden Allah yolunda harcadıkça bu birr erdemini
kazanırlar. ?Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla birr'e (iyiliğe )
erişemezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.? (3/Âl-i
İmrân, 92). Görüldüğü gibi birr ahlâkı, toplumda ekonomik ve sosyal düzeni
zorlama olmaksızın sağlayıcı, insanlar arasındaki dostluğu ve barışı koruyacak,
insanı en erdemli yapacak çok önemli bir ahlâktır. ??Birr (iyilik) ve takvâ
(Allah'tan korkup korunma) hususunda yardımlaşın; günâh ve sınırı aşma konusunda
yardımlaşmayın. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli
olandır.? (5/Mâide, 2)
Kur'an mü'minlere, birr'i
başkalarına tavsiye edip de kendilerini unutan, birr'i yerine getirmeyen
İsrâiloğulları gibi olmayın demektedir (2/Bakara, 44). Kur'an ebrâr olanlar için
altlarından ırmaklar akar cennetlerin olduğunu, Allah'ın katında bulunan
mükâfatların onlar için daha hayırlı olacağını müjdeliyor (3/Âl-i İmrân, 198).
Ebrâr olanlar, yani sürekli iyilik yapanlar veya imanlarında ve davranışlarında
doğru olanlar, sürekli güzel davranış gösterenler cennette nimet
içerisindedirler (82/İnfitâr, 13; 83/Mutaffifîn, 22-28). Birr sahibi olanların
kitabı (amel defteri ) ılliyyîn denilen bir kitaptır (83/Mutaffifîn, 18-20).
Onların amelleri değerli olduğu için, Allah (c.c.) onların kitaplarını da
yükseltmiş, onları değerli kılmıştır.
Peygamberimiz (s.a.s.)
buyuruyor ki: ?Sıdk (doğruluk) insanı birre (Allah'ı râzı edecek iyiliğe)
götürür; birr de mü'mini cennete götürür. Kişi, doğruyu söyler ve doğruyu arar
da Allah (c.c.) katında doğru sözlü diye kaydedilir. Yalan da kişiyi sınırı
aşmaya götürür. Haddi aşmak da (kişiyi) ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve
yalanı araştırır da sonunda Allah katında yalancı diye kaydedilir.? (Buhârî,
Edeb 69; Müslim, Birr 29, hadis no: 2607; Ebû Dâvud, Edeb, hadis no: 1989;
Tirmizî, Birr 46, hadis no: 1971; Muvattâ, Kelâm 16)
Kur'an bize şöyle duâ etmemizi
tavsiye ediyor: ?Rabbimiz! Biz, ?Rabbinize iman edin' diye imana dâvet eden
bir dâvetçiyi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Bizim günahlarımızı bağışla,
kötülüklerinizi ört ve bizi de ebrâr ( Allah'ı râzı edecek iyilik sahipleriyle)
ile birlikte öldür.? (3/Âl-i İmrân, 193)[1]
[1]
Hüseyin K. Ece, a.g.e. s. 91-94.