Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Kur'ân-ı Kerim'de Korku Kavramı

Kur



Kur'ân-ı Kerim'de
Korku Kavramı

Kur'ân-ı Kerim'de ?havf?
kökünden gelen fiil ve isimler 124 yerde geçmektedir. Bunların yarısına yakını
dünyevî korku ve kaygıları, diğerleri ise Allah korkusu, azap korkusu, âhiret
kaygısı, günah işleme endişesi gibi dinî kaygıları ifade etmektedir.
Hz. Âdem'in, aralarında
anlaşmazlık çıkan iki oğlundan biri, diğerine; ?kendisini öldürmeye kalkışsa
bile yine de ona el kaldırmayacağını' belirterek, ?çünkü ben âlemlerin rabbi
olan Allah'tan korkarım? (5/Mâide, 28) der. Hz. Peygamber'e hitap eden,
?De ki: ?Ben rabbime isyan edersem kesinlikle büyük bir günün azabına
uğrayacağımdan korkarım? (6/En'âm, 15) meâlindeki âyette havf, hem günah
işleme endişesini, hem de uhrevî ceza korkusunu anlatmaktadır. Hz. İbrahim de
küfürde ısrar eden babası Âzer'i, ?Babacığım! Senin Allah'ın azabına
çarpılmandan ve sonuçta şeytanın yakını olmandan korkuyorum? (19/Meryem, 45)
diyerek uyarmıştır. Âyetlerde, kişinin sadece kendisi adına değil; başkası adına
duyduğu korku ve kaygıların da havf kelimesiyle ifade edildiği görülmektedir (Bkz.
11/Hûd, 26, 84; 40/Mü'min, 26).
Bazı âyetlerde, insanın mutlaka
?Rabbinin makamı?nda durup hesap vereceğini bilerek bundan korkması ve ona göre
davranması gerektiği (11/Hûd, 103; 14/İbrahim, 14; 55/Rahmân, 46); diğer
âyetlerde de ?Allah'ın hidâyetine uyan? (2/Bakara, 38), ?iyi bir mü'min olarak
kendisini Allah'a teslim eden? (2/Bakara, 112), ?iman edip iyilik ve barış
yolunda çaba harcayan? (6/En'âm, 48), ?iman ettikten sonra istikamet üzere olan?
(46/Ahkaf, 13) kimselerle ?Allah dostları? (10/Yûnus, 62) için âhirette
korkulacak (havf) ve üzülecek (hüzün) bir durum olmadığı bildirilir. Bir kısım
âyetlerde havf, ümit ve yakarışla birlikte duâ, zikir ve tesbihin âdâbı arasında
gösterilir (7/A'râf, 56, 205; 13/Ra'd, 13; 32/Secde, 16).
Havfın dünyevî korku ve
kaygılarla ilgili olarak kullanıldığı âyetlerin önemli bir kısmında da herhangi
bir dinî konuyla ilişkisinin kurulduğu görülür. Meselâ, Allah'ı seven ve O'nun
sevgisini kazanmış olan dindarların yüksek niteliklerinden söz edilirken,
dolaylı olarak haksız kınama ve eleştirilerden korkulması din duygusundaki
zayıflığa bağlanır (5/Mâide, 54). Başka bir âyette açlık, mal ve can kaybı gibi
musîbetler yanında, dünyevî korkular da Allah'ın insanları imtihan etmek üzere
bu dünyada onları mâruz bıraktığı sıkıntılar arasında zikredilmiştir (2/Bakara,
155).
?...Eğer Benden size bir
hidâyet gelir de her kim hidâyetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku
yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.? (2/Bakara, 38)
?...Allah'a ve âhiret gününe
hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır.
Onlar için herhangi bir korku olmadığı gibi onlar üzülmeyeceklerdir.?
(2/Bakara, 62)
?Bunlardan sonra kalpleriniz
yine katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi, yahut daha da katıdır. Çünkü
taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da
ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukarıdan aşağı
yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gâfil değildir.? (2/Bakara, 74)

?Bir kısım insanlar,
mü'minlere: ?Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman
korkun, sakının onlardan!' dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha
arttırdı ve ?Allah bize yeter; O ne güzel vekildir!' dediler.? (3/Âl-i İmrân,
173)
?İşte o şeytan, yalnız kendi
dostlarını korkutabilir. (Veya şeytan, sizi kendi dostlarından korkutmaktadır.)
Eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, Benden korkun.? (3/Âl-i
İmrân, 175)
?Kendilerine savaş farz
kılınınca, içlerinden bir grup, insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha
fazla korkmaya başladılar. ?Rabbimiz, savaşı bize niçin yazdın (farz kıldın)?
Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan)
olmaz mıydı?' dediler. Onlara de ki: ?Dünya menfaati önemsizdir. Allah'tan
korkanlar için âhiret daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık
edilmez.? (4/Nisâ, 77)
?...(Bunlar), Allah yolunda
cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin
kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi
geniştir.? (5/Mâide, 54)
?Mü'minler ancak, Allah
anıldığı zaman yürekleri ürperip titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri
okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.?
(8/Enfâl, 2)
?...Yoksa onlardan korkuyor
musunuz? Eğer (gerçek) mü'minlerden iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden
korkmanıza daha lâyıktır.? (9/Tevbe, 13)
?(O münâfıklar) sizden
olduklarına dair Allah'a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir; fakat
onlar korkak bir topluluktur.? (9/Tevbe, 56)
?Ey insanlar! Rabbinizden
korkun! Çünkü kıyâmet vaktinin depremi müthiş bir şeydir! Onu gördüğünüz gün,
her emzikli kadın emzirdiği çocuğu unutur, her gebe kadın çocuğunu düşürür.
İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir; fakat
Allah'ın azabı çok dehşetlidir.? (22/Hac, 1-2)
?Onlar öyle kimselerdir ki,
Allah anıldığı zaman kalpleri titrer (vecel); başlarına gelene sabrederler;
namazı kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah için)
infak edip harcarlar.? (22/Hac, 35)
?Onlar kalplerin ve gözlerin
allak bullak olduğu bir günden korkarlar.? (24/Nûr, 37)
?Korkuyla ve umutla
Rablerine yalvarmak üzere (ibâdet etmek, gece teheccüd namazı kılmak için),
vücutları yataklarından uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah
yolunda harcarlar.? (32/Secde, 16)
?Onlar, Allah'ın gönderdiği
emirleri tebliğ ederler, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden
korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter.? (33/Ahzâb, 39)
?...Kulları içinden ancak
âlimler, Allah'tan (gereğince) korkar.? (35/Fâtır, 28)
?De ki: ?Ben Rabb'ime isyan
edersem, büyük bir günün azabından korkarım.? (39/Zümer, 13)
?Rabbimiz Allah'tır deyip
sonra dosdoğru olanların üzerine melekler iner: Korkmayın, üzülmeyin, size söz
verilen cennetle sevinin! (derler.)? (41/Fussılet, 30)
?Rabbinin huzurunda
durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır.? (55/Rahmân, 46)
?Eğer Biz bu Kur'an'ı bir
dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça
olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.? (59/Haşr,
21)
?İman edip sâlih ameller
işleyenler de halkın en hayırlısıdır. Onların Rableri katındaki mükâfatları,
zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir.
Allah kendilerinden râzı olmuş, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. Bu
söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir.?
(98/Beyyine, 7-8)