Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
İlmin Önemi
İlmin Önemi
İlmin Önemi:
İslâm kadar ilme önem veren başka bir
din yoktur. Kur'an-ı Kerim'de sadece ilim kelimesi yüzbeş defa zikredilir. Bu
kökten gelen diğer kelimelerle birlikte bu sayı sekiz yüzellidokuzu bulur.
Ayrıca "akıl, fikir, zikr" gibi kelimeler Kur'an-ı Kerim'de çok zikredilir.
İslâm'a göre ilim ve hikmet müminin
kaybolmuş malıdır; mümin, yerine ve söyleyene bakmaksızın onu nerede bulursa
alır. Her fenalığın, hatta küfür ve şirkin de başı bilgisizlik ve cehalettir.
Küfrün ne demek olduğunu bilen bir kimse kafir olmaz. şirkin ne demek olduğunu
bilen, başkalarını Allah'a ortak koşmaz, Allah'tan başkasına ibadet etmez. Bunun
içindir ki Kur'an-ı Kerim'de "Sakın ha cahillerden olma" (el-En'âm: 5/35)
buyurulmuştur. Kur'an-ı Kerîm'in açıkça ifade ettiğine göre "Kulları
içerisinde Allah'tan ancak âlimler korkar." (el-Fâtır: 35/28).
Kur'an-ı Kerîm'de ilmin her çeşidi
övülmüş, bilenlerle bilmeyenlerin bir olamayacağı açıkça belirtilmiştir: "Hiç
bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (ez-Zümer, 39/9)
İslâm ilmin, âlimin ve ilim yolcusunun
değerini yükseltmiştir. Kur'an-ı Kerîm'de "Allah, içinizden iman edenlerle
kendilerine ilim verilenlerin değerini yükseltir" (el-Mücadele: 58/15)
buyurulur.
Peygamber efendimiz (s.a.s) de hadîs-i
şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "İlim tahsil etmek maksadıyla bir yola giden
kimseye Allah Teâlâ Cennet yollarından açar. Melekler, ilim ve tahsil edene
karşı memnuniyetleri ve tevâzûleri sebebiyle kanatlarını yere sererler. Göklerde
ve yerde olan her şey, hatta su içindeki balıklar, âlim için Allah'tan rahmet
diler. Âlimin, bilmeden ibadet eden kimseye üstünlüğü, on dördündeki ayın,
görünen diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin varisleridir.
Peygamberler ne altın ne de gümüş bırakmışlardır, onlar miras olarak sadece ilmi
bırakmışlardır. Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış demektir."[1]
"Kim ilim tahsil etmek için (evinden
veya yurdundan) çıkarsa geri dönünceye kadar Allah yolundadır."[2]
"Alimler yeryüzünün kandilleri,
peygamberlerin halifeleridir. Onlar benim ve diğer peygamberlerin vârisleridir."[3]
İslâm'da ilim, Allah'ın rızasını
kazanmak ve amel etmek için öğrenilir. Peygamber efendimiz (s.a.s), dualarında;
"Allah'ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim
öğret, ilmimi artır."[4];
"Faydasız ilimden Allah'a sığınırım."[5]
buyurururdu.
Görülüyor ki, dünya ve ahiret
saadetinin anahtarı ilimdir. İlim amellerin en faziletlisidir. Yukarıdaki emir
ve sözlerin ışığında İslâmiyet'le ilim birbirinden ayrılmaz iki şeydir demek
mümkündür.
Dünya, ahiretin tarlası ve Allah'a
giden yolun başlangıcıdır. Dünya düzenini ayakta tutmak için bildirilen bir
takım düsturlar vardır. İşte bu dünyada insanların ekonomik, sosyal, dinî ve
dünyevî bütün durumlarını düzenleyici ve insanları birleştirici kuvvet sadece
ilim yoluyla kazanılır.
İlim, nefisleri helâk edici
ahlaksızlıklardan temizler; insanları aydınlatarak güzel ahlâka kavuşturur ve
ahiret yolunun aydınlanmasını öğretir. İlim, Allahü Teâlâ'nın kemâl sıfatıdır.
Peygamberlerin ve meleklerin şerefi ilimden gelmektedir. Allah'ın huzuruna
ilimle gidilir. İlim tek başına faziletin de kendisidir.
Âlim ise, bilmeyen kalabalığa gerçek
ve doğru yolu gösterici olması bakımından "Rabbinden sana indirilen
gerçekleri insanlara bildir" (el-Maide: 5/67) ilâhi emrine muhatap olan
peygamberin izindedir.
[6]
[1]
Ebû Davud, İlm: 1.
[2]
Tirmizî, İlm: 2.
[3]
Keşfü'l Hafâ, H. No: 1751.
[4]
Tirmizî, Daavât: 128.
[5]
Tirmizî, Daavât: 68.
[6]
Durak Pusmaz, Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/134-135.