Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Dünya ve Âhiret Sorumluluğu
Dünya ve Âhiret Sorumluluğu
Dünya ve Âhiret Sorumluluğu:
İslâm hem dünya ve hem de âhiret nizamı olduğu için insanların, yaptıkları
işlerinden dolayı yalnız bu dünyada değil, âhiret hayatında da sorumlu
olacaklarını bildirmiştir. Ölmekle her şeyin sona ermeyeceğini, aksine yeni ve
sonsuz bir hayatın başlayacağını ve Allah'ın huzurunda hesaba çekileceğini
düşünen ve buna inanan bir insan, dünyanın geçici zevklerine kanmaz. Âhiret için
hazırlığını, dünyada iken yapar. Çünkü o, âhiret hayatında yalnız kendi çalışma
ve gayretinin karşılığını bulacağına inanır. İyi ve kötü yapacağı her işten
sorumlu olacağını aklından çıkarmaz.
İslâm'ın sorumluluk anlayışına göre her insan, hattâ peygamberler bile
yaptıklarından sorumludurlar. Kur'ân-ı Kerim'de Yüce Rabbımız buyuruyor ki:
"Andolsun
ki, kendilerine peygamber gönderilenlere soracağız. Peygamberlere de soracağız."
(7/A'râf, 6).
Peygamber Efendimiz ise, Vedâ hutbesinde yer yer konuşmasını keserek, kendisini
dinleyen ashâbına üçer defa:
"Tebliğ ettim mi?" diye sorarak, her
defasında
?Evet!? cevabını aldıkça:
"Şâhid
ol yâ Râb!" demiştir. Peygamber Efendimiz
bu ifade ve tavrıyla, âyette belirtilen sorumluluktan kurtulma arzusunu izhar
etmiştir.
Dînimize göre insan bir imtihan dünyasındadır. Başıboş ve sorumsuz olarak
bırakılmamıştır. Dünyada ektiğini, âhirette biçecektir. Sağlığından,
gençliğinden, gücünden, güzelliğinden, zenginliğinden, fakirliğinden... kısaca
her şeyinden sorumluluk altındadır. Kendisine bahşedilen nimetleri nerelerde ve
nasıl kullandığından, elde ettiği serveti nereden ve nasıl elde ettiğinden,
nerelere ve nasıl sarfettiğinden sorguya çekilecektir (Tirmizî, Kıyâme 9). Onun
için sorumluluk, bir bütün olarak düşünülmelidir. Çünkü İslâm hem dünya, hem
âhiret nizamı olmakla birlikte bir bütün teşkil etmekte ve dünya hayatıyla,
âhiret hayatı birbirlerinden ayrı düşünülmemektedir
Hz.
Peygamber (s.a.s.)'in: "İnsan öldüğü zaman amelinin arkası kesilir; yalnız şu
üç şeyden dolayı kesilmez: Biri; sadaka-i câriye (yani uzun süre ayakta kalan
bir hayır eseri), diğeri; kendisinden faydalanılan ilim, üçüncüsü ise; kendisine
hayır duâ eden sâlih bir çocuk..." (Müslim, Kitâbu'l-Vasıyye 3) hadisi
önemli bir gerçeği yansıtır. Demek ki, bu dünyada yapılan işlerin sorumluluğu,
âhiret âleminde de devam edecektir. O halde dünya sorumluluğu ile âhiret
sorumluluğunu kesin çizgilerle birbirinden ayırdetmek mümkün değildir.
İnsanın dünya ve âhiretteki sorumluluğu birkaç yönde olur: İnsan, yaratanına
karşı, kendi cinsine yani insanlığa karşı, emri altındakilere, âmirlerine ve
topluma karşı sorumluluklar yüklenen bir yaratıktır. Bu durumu Peygamber
Efendimiz şöyle açıklar:
?Her biriniz bir yöneticisiniz ve her biriniz yönetiminizdekilerden
sorumlusunuz: Devlet adamı bir yöneticidir ve halkından sorumludur; erkek,
ailesinin yöneticisidir ve onları gözetmekten sorumludur; kadın, kocasının
evinin muhâfızıdır ve bundan sorumludur; hizmetçi efendisinin malının bekçisidir
ve bundan sorumludur. Her biriniz bir yöneticisiniz ve yönetiminizdekilerden
sorumlusunuz.? (Buhârî, Cenâiz 32, Ahkâm
1).