Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Unutma ve Hata Türleri

Unutma ve Hata Türleri


Unutma ve Hata Türleri:

Unutma ve hata iki türlüdür:

Birisi sahibi mâzur görülebilir
cinstendir ki, bunda sahibi mâzur görülebilir, diğerinde görülmez. Meselâ bir
kimse üzerinde bir pislik görse de bunu temizlemeyi geciktirse, sonra unutup
namaz kılsa, mâzur olmaz. O pisliği görür görmez temizlemediğinden dolayı
kusurlu hareket etmiş olur, fakat görmezse mâzurdur. Yine bunun gibi, bir kimse
bir ava tüfekle ateş etse de bir insan vursa, orada insan bulunabileceğini ve
bulunduğu takdirde ona isabet edip etmiyeceğini hesaba katmamış ve bu hususta
gerekli önlemlere riayet etmemiş ise mazur olmaz. Yine aynı şekilde insan dinî
emirleri ve şer'î görevleri bellemeye çalışmaz ve belledikten sonra da unutmamak
için tekrar tekrar mütalaa eylemez de unutursa, böyle bir unutmadan dolayı mazur
olmaz. Bunun için yukarıda belgelendirme usulleri gösterilmiş ve borçların
yazılması gerektiği üzerinde durulmuştur. İşte bundan dolayı bazı unutma ve
hatalardan kaçınmak, insanoğlunun gücü dışında ise de bazılarında durum böyle
değildir. Yine bundan dolayıdır ki, "illâ vüs'ahâ: Gücünün yettiğinden
başkası..." ifâdesi genel anlamda bütün hata ve unutmalardan sorguya
çekilmeyeceği anlamına gelmez. Âyet sorguya çekilme ihtimalini bütünüyle ortadan
kaldırmış değildir. Bunların elde olanlarının "Ve aleyhâ ma'ktesebet"in
kapsamı içinde bulunduğu da gözden uzak tutulmamalıdır. Demek ki, mesele
müşkildir. Unutma ve hata ile yapılmış olan fenalıklar haddi zatında zararlı,
gayri meşru ve insanın gücüne bağlıdır. Unutarak veya hata ile yutulmuş bir
zehirin zararı yoktur denilemiyeceği gibi bunlar da böyledir. Kötülükler ve
günahlar tıpkı zehir gibi zararlıdır. Hasılı hiç unutmamak ve hiç hata yapmamak
insanın gücünün üstünde bir şey de olsa, bunlar sebep oldukları işin Allah
katında, yani özünde sonucunu değiştirmez, hepsi de "Ve aleyhâ ma'ktesebet"
hükmüne dâhil olurlar. Bunun için insanlar bunlardan mümkün olduğu kadar uzak
durmak ve sakınmak ile de yükümlüdürler. Hata ile adam öldürmede olduğu gibi,
hata konusunda bazı mükellefiyet hükümleri vardır. Unutmak ve hata etmek kul
hakkındaki zararın tazminine engel olmaz. Bunlara işaretledir ki, "bizi mükellef
kılma!" denilmemiş, "bizi sorumlu kılma!" denilmiştir. Bu şekilde gerek hatadan,
gerek unutmadan, gerekse bunların ön şartlarından ve sebeplerinden, hatta
gerekse sonuçlarından mükellefiyetsizlik değil, sorumlu tutulmamak niyaz edilmiş
ve istenmiştir. Böyle bir öğretim iyilik ve adâleti de içine almıştır. Nitekim
"Hata ve unutmadan doğan sorumluluk ümmetimden kaldırılmıştır." (İbn Mâce,
Talâk 16) hadis-i şerifi bununla ilgilidir. Evet hataya düşmemiz ve unutmamız da
kötü bir şeydir, fakat lütfunla bunlardan dolayı bizi sorumlu tutma!
Ey Rabbimiz! Bize bizden önceki
ümmetlere yüklettiğin gibi ağır yük de yükleme. Bizi asâ ve isyan milletleri
gibi yapma! Yani bizi diğer milletlere yaptığın gibi yerinden kımıldatmaz,
sıkıştırır, zor dayanılır ağır boyunduruklar, şiddetli mîsaklar, ağır
tabiiyetler, meşakkatli buyruklar, katı kanun ve kurallar ve uygulamalar altında
bulundurma, sonuçta mükelleflerini meshederek (suretlerini değiştirerek)
maymunlara, domuzlara çevirecek sıkıntılara koşma. Bizim kurallarımızda ve
sosyal hayatımızda zorluklar, zorlamalar, baskılar olmasın Rabbimiz.