Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
İncil; Anlam ve Mâhiyeti
İncil
İncil; Anlam ve Mâhiyeti
İncil; Allah tarafından Hz. İsa'ya gönderilen;
Tevrat'ın aslını doğrulayan, Kur'ân-ı Kerîm tarafından tasdik edilen ve bir
anlamı da "yol gösterici, aydınlatıcı" olan (5/Mâide, 46-48), dört büyük
kitaptan birisidir. Yunanca "Evangelion"; iyi haber, müjde demektir. Esas
itibariyle Hz. İsa'nın hayatını, mûcize ve faâliyetlerini, söylediği hikmetli
sözleri, tebliğ etmiş olduğu şeriat hakkındaki peygamberane hakikatleri anlatmak
için kullanılmıştır. Bu kelime ile ilk hristiyanlar; İsa'nın insanlara
bildirisini, onları kötülük ve günahtan kurtarmağa ve selâmete götürmeğe
geldiğine dair vaadini anlatmış ve adlandırmışlardı. Hz. İsa da onu; "Tanrı'nın
Krallığı'nın müjdesini (iyi haberini) duyurma" olarak tanımlar (Kitâb-ı
Mukaddes, Matta, I/1, 14; S.C.F.Brandon, A Dictionary of Comparative Religion,
London, 1970, s. 310; Anne Merie Sechimmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955,
s. 210).
Her ne kadar Kur'an-ı Kerîm, Hz. İsa'ya
gönderilen İncil'i tasdik ederse de, bugünkü İncillerin Hz. İsa'ya gönderilen
İncil'in tahrif edilmiş şekilleri olduğuna âyetlerde şöyle işaret edilir:
"İncil sahipleri Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Allah'ın indirdiği
ile hükmetmeyenler, işte onlar fâsık olanlardır" (5/Mâide, 47). ?Ey Kitab
ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabb'inizden size indirileni gereği gibi
uygulamadıkça bir temeliniz olmaz' de? (5/Mâide, 68). "Onların izleri
üzerinden peygamberlerimizi ardarda gönderdik; Meryem oğlu İsa'yı da artlarından
gönderdik ve ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet
duyguları koyduk; üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendilerinin güya
Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya attıkları ruhbaniyete bile gereği gibi
riayet etmediler; içlerinde inanmış olan kimselere ecirlerini verdik; ama çoğu
yoldan çıkmışlardır" (57/Hadîd, 27).
Geçmiş peygamberlerde olduğu gibi, Hz. İsa'nın
sağlığında da İncil, yazılı kitap hâline getirilmemiştir. Çünkü İsa (a.s)'nın
tebliğ süresinin kısa oluşu ve yaşadığı devrin şartları buna elvermiyordu. En
erken yazılan İncil, İsa'dan sonra 70'li yıllarda kaleme alınmıştır. Dolayısıyla
Hz. İsa'nın tebliğ ettiği hakikatler ânında kaydedilememiş, sonradan yazılan
İncillere insan sözü karışmış ve böylece kitabın aslı tahrife uğramıştır.
Bugün kilisece kabul edilmiş dört resmî İncil
vardır: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri. Bunların Havarilerden geldiği
ve sahih olduğu kabul edilir. Bunlardan ilk üçü -birtakım ayrılıklara rağmen-
ana mesele ve bölümlerinde birbirlerine yakındırlar. bunlara, "aynı bakış
açısıyla yazılmış anlamında", "Sinoptik" İnciller adı verilir. Bu üç İncil,
zaman bakımından dördüncü İncilden öncedirler (Maurice Bucaıller, Kitâb-ı
Mukaddes Kur'an ve Bilim (trc. Suat Yıldırım, İzmir, 1981, s. 90 vd.; Ekrem
Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul 1983, s. 206-207).
Bu dört incilden Markos'un incilinin en eskileri
olduğu, Matta ve Luka incillerinin, hem bunun eski şeklinden, hem de kaybolan ve
"o" denilen bir kaynaktan metinlerini aldıkları söylenmektedir. Bu incillerin
dördüncüsü olan Yuhanna incili ise, oldukça geç yazılmış, mistik yönü ağır basan
bir incildir (Schimmel a.g.e., s. 118; Bucaılle, a.g.e., s. 96).
Dört incil ve yazarları şunlardır:
Matta İncili:
28 babtır. Matta, Havarilerden biri olup, M. 70 yılında hristiyanlığı yaymak
için yerleşmiş olduğu Habeşistan'da ölmüştür. İncilde Hz. İsa'nın Mesihliği
üzerinde durur.
Markos İncili:
Markos, Havarilerin reisi olan Petrus'un talebesidir. Hristiyanlığı yaymak için
yerleşmiş olduğu Mısır'da M. 62 yılında ölmüştür. İncili 16 bab olup Hz. İsa'nın
hayatından bahsetmektedir.
Luka İncili:
Doktor veya ressam olduğu söylenen Luka, Pavlos'un talebesidir, Havari değildir.
İncili M. 60 yıllarında yazmıştır. 24 babtır. İsa'nın hayatı ve tebliğ ettiği
şeylerden bahsetmektedir.
Yuhanna İncili:
24 bab olan bu incili yazanın Yuhanna'nın talebesi olduğu sanılmaktadır. Bu
İncil'de İsa'nın, Allah'ın oğlu olduğu tezi üzerinde ısrarla durulmaktadır.
Aslında bugün elimizde bulunan Kitab-ı Mukaddes'te bu dört İncilin dışında 23
kitap daha olup toplam 27 kitaptan (bölümden) meydana gelmiştir. Halbuki
Allah'ın Hz. İsa'ya indirmiş olduğu İncil birdir.
Bir ilim adamının tespitlerine göre bugünkü
İncillerin gâyesi; Hz. İsa'nın sözlerini ve işlerini aktarmakla, onun
yeryüzündeki risaletinin tamamlandığı sırada, insanlara bırakmak istediği
tâlimatları onlara tanıtmak olmuştur. Talihsizlik İncil yazarlarının,
bildirdikleri olayların görgü tanığı olmamalarından ileri gelir. Onlar, Hz.
İsa'nın hayatı hakkında muhtelif Yahudi-Hristiyan cemaatlerinin, bugün kaybolmuş
bulunan ve sözlü rivayetle nihai metinler arasında vasıta rolü oynamış olan,
sözlü veya yazılı durumda korunan bilgilerin, o toplulukların sözcüleri
tarafından anlatılmalarından başka bir şey değildir (Maurıce Bucaılle, a.g.e.,
s. 369). (1)
Hıristiyan inancına göre İnciller, Tanrı'nın
yönetmesi ile, İncil yazarları tarafından hatasız olarak yazılmış olmak
özelliğini korumaktadırlar. Havâriler ve İncil yazarları, konuşurken ve yazarken
tamamıyla Tanrı'nın irâdesi ile konuşmuş ve yazmışlardır. Kutsal ruh'un Hz. İsa
ile bütünleşmesiyle, Hz. İsa'da ortaya çıkan müjdeli haber ve vahiy için hiçbir
sınırlama yoktur.
İslâm kaynaklarına göre İncil, Allah tarafından,
Hz. İsa'ya vahyedilen kitabın adıdır (5/Mâide, 46-47). Nasıl diğer peygamberlere
vahiy yoluyla kitaplar gönderilmiş ise, Hz. İsa'ya da kendisi dünyada olduğu
sırada vahiy yoluyla İncil gönderilmiştir. İslâmî inanca göre Hz. İsa bir
peygamberdir, İncil de ona vahyedilen kitabın ismidir.
Hıristiyan kaynaklar, Hz. İsa'ya vahiy yolu ile
nâzil olmuş bir İncilin varlığını kabul etmemektedir. Kitap olarak bugün elde
mevcut olan İnciller, Hz. İsa'nın herhangi bir emir ve direktifi olmadan, onun
öğrencileri tarafından yazılmışlardır. Bunlar, Yahûdilikteki Tevrat ve
İslâmiyetteki Kur'ân-ı Kerim gibi vahiy yoluyla nâzil olmuş kitaplar değildir.
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılan dört kitaba İncil adı
verilmekle beraber, bazen bu "İncil" sözü ile, bu kitapların yanı sıra Yeni
Ahid'in diğer yirmi üç kitabı da kast edilmektedir. Hıristiyanlıkta hemen hemen
her kavramda görülen karışıklık ve muğlaklık, İncil kelimesinde de
görülmektedir. Bir yandan, yazılmamış durumda olan Hz. İsa'nın topyekün
mesajının adı İncil, öbür yandan dört Evangelist'in yazmış olduğu dört ayrı
hayat hikâyesinin isimleri İncil, diğer yandan bu dört hayat hikâyesiyle
beraber, Resullerin İşleri, yirmi bir Mektup ve bir Vahiy'den müteşekkil yirmi
yedi kitabın isimleri de İncil oluyor. (Yeni Yaşam Yayınları tarafından bir
kurula hazırlatılan Yeni Ahidin tercümesinin tamamına "Müjde, İncilin Çağdaş Bir
Çevirisi" adı verilmiş, böylece sadece Matta, Markos, Luka ve Yuhanna'nın yazmış
olduğu eserlere değil; Yeni Ahid'in tamamına İncil adı verilmiştir. Bkz. Müjde,
İncilin Çağdaş Bir Çevirisi, İstanbul, 1987). Dördüncü asrın ortalarından
günümüze kadar intikal etmiş dört İncil metni bulunduğu ve bu dört ayrı metinde
büyük farklılıklar görüldüğü halde, yine İncil'in bir olduğundan
bahsedilebiliyor!
İslâm kaynaklarına göre İncil bir tanedir ve Hz.
İsa dünyada olduğu sürece onu insanlara tebliğ etmiştir. Ancak bu İncilin, Hz.
İsa zamanında yazılı halde bulunup bulunmadığı konusunda bir açıklık yoktur.
Tevratın, Hz. Mûsâ zamanında levhalara yazılarak Ahid Sandığında muhâfaza
edilmesi, Kur'an âyetlerinin vahiy kâtipleri tarafından yazılması ve Hz.
Muhammed (s.a.s.)'in vefatından hemen sonra, onların toplanarak tasnif edilmesi
gibi, acaba İncil de bu tarzda yazılmış ve toplanarak bir kitap halinde Hz. İsa
zamanında tasnif edilmiş midir? Onun yazılı olarak muhâfazası yapılamamış ise,
eksiksiz olarak hâfızalarda tutulabilmiş midir? Hz. İsa'nın, kavmi arasında çok
kısa bir süre kalması (en iyimser bir tahminle üç yıl), bu dönemde mevcut olan
baskı ve zulüm, İncilin sağlıklı bir şekilde yazılıp toplanmasını oldukça
güçleştirmiş olmalıdır (Muhammed Ebu Zehra, Hristiyanlık Üzerine Konferanslar,
Fikir Y. s. 32). En fazla üç sene süren tebliğ döneminde bir yandan,
müstemlekeci putperest Roma yönetiminin baskısı, öbür yandan, hilekâr ve kıskanç
yahûdi hahamlarının entrika ve jurnalleri, Hz. İsa ve havârilerine İncil
âyetlerini yazma ve toplama hususunda büyük güçlük çıkarmış olmalıdır. O dönemde
İncil âyetlerinin yazılması mümkün olmuşsa bile, bunların muhâfazası, toplanması
ve yeni nüshalarının yazılması, gitgide artan zulüm ve baskı yüzünden âdeta
imkânsız hale gelmiştir.
İlk dönem hıristiyan müelliflerin, sözler
anlamına gelen "Logia" isimli İbranice-Aramice adlı İncilin varlığını haber
vermelerinin yanı sıra, 18. yüzyıldan itibaren İnciller üzerinde araştırma
yapmaya başlayan bazı Batılı bilim adamları, halen elde mevcut dört İncil daha
ortaya çıkmadan önce, tek bir İncil'in mevcut olduğunu, mevcut İncillerin bu
İncilden istifade edilerek yazıldığını haber vermektedirler. Bu
araştırmacılardan Lessing, 18. yüzyılın sonlarına doğru ortaya attığı bir tez
ile dört İncilden önce, aslî bir İncil'in var olduğunu, bunun dilinin Aramice
olduğunu, Matta, Markos ve Luka'nın, İncillerini yazarken bundan istifade
ettiklerini söylemiştir (Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık,
Ankara, 1984, s. 94). J. G. Eichon da bu ilk aslî nüshanın varlığını haber
vermektedir. J. Wellhausen'e göre, bu ilk aslî nüsha Markos'a aittir. Markos
Aramice olarak bu ilk nüshayı yazmış, bilâhere bunu genişleterek Yunancaya
çevirmiştir. Ona göre, Matta ve Luka İncilleri, bu Aramice aslî nüsha ile, bunun
Yunancaya tercüme edilen nüshasından istifade edilerek yazılmışlardır. Zahn'a
göre, bu aslî nüsha, Markos'a değil; Matta'ya aittir. Halen elde mevcut olan
Matta ve Markos, bu aslî nüshadan istifade edilerek yazılmışlardır. L. Waganay
ise, aslî nüshanın Markos'a ait olduğunu söylemekte ve Markos'un bunu, Petrus'un
vaazlarından istifade ederek yazdığını ileri sürmektedir. Ona göre bu Aramice
aslî nüshadan, Aramice olarak Matta İncili kopye edilmiştir. Yunanca yazmış olan
Matta ile Luka, bu Aramice yazılı olan Markos ve Matta'ya dayanılarak kaleme
alınmıştır. Yine bazı İncil araştırmacılarına göre, halen elde mevcut olan
İncillerden önce Hz. İsa'nın sözlerini ve mûcizelerini ihtivâ eden yazılı küçük
ve müstakil parçalar vardı. Mevcut İncillerin yazarları, eserlerini kaleme
alırken bu parçalardan istifade etmişlerdir (S. Yıldırım, a.g.e.s. 94).
Bu bilgilerden daha da önemlisi, bizzat
İncillerde bulunan bazı ifadelerdir. İncillerde ve Yeni Ahidin diğer
kitaplarında, gerek Hz. İsa'nın ve gerekse havârilerin, tekil sığası ile bir
İncil'in varlığından söz ettiklerini görmekteyiz. Bunlardan sunacağımız iki
örnek, İncil kelimesinin, Hz. İsa'nın mesajı mânâsına gelmesinden çok, Allah'ın
Hz. İsa'ya vahyettiği İncil kitabı mânâsına geldiğini ispatlar niteliktedir.
Bunlardan bir tanesi, "Yahya ele verildikten sonra İsa, Allah'ın İncilini
vazederek, Galile'ye gelip dedi: Vakit tamam oldu, ve Allah'ın melekûtu
yakındır; tövbe edin, ve İncile iman eyleyin." (Kitab-ı Mukaddes, Markos,
1/14-15, s. 35) şeklindedir. Burada Hz. İsa, Allah'ın İncilini vaz etmektedir.
Yani İncil Allah'ındır, İsa sadece vaz etmektedir. İkinci örnek, Yahya'nın
adamlarının gelip Hz. İsa ile konuşmaları sırasında, Hz. İsa'nın onlara söylemiş
olduğu şu sözdür: "Yahya'ya bildirin! Körlerin gözleri açılıyor, topallar
yürüyor, cüzzamlılar temizleniyor, sağırlar işitiyor, ölüler kıyam ediyor ve
fakirlere İncil vaz olunuyor." (Kitab-ı Mukaddes, Matta, 11/2-6, s. 11). Bu
ifadede Hz. İsa'nın, İncili vaz ettiği açıkça görülüyor. Eğer İncil ile kast
edilen mânâ, Hz. İsa'nın hayat hikâyesi ve sözleri ise, bu iki parçada böyle bir
anlam çıkarmaya imkân yoktur. Bu ifadelere göre Hz. İsa, bir vâiz olup Allah'ın
İncilini vaaz etmektedir, kendi hayat hikâyesini ve sözlerini değil; Allah'tan
vahiy yoluyla aldığı İncil'i insanlara tebliğ etmektedir. "Allah'ın İncili"
ifâdesi, bütün diğer anlamları ortadan kaldırmakta, sadece vahiy mahsulü olan
İlâhî emir ve yasaklar mânâsını akla getirmektedir. Ayrıca bu ifade, Petrus ve
Pavlos'un mektuplarında da yer almaktadır (Kitab-ı Mukaddes, Petrus'un Birinci
Mektubu, 4/17; Romalılara Mektup, I/16). Şimdi hıristiyanlara sormak lâzım: "Hz.
İsa, hangi İncili vaz ediyordu, kendisinden çok sonra ortaya çıkan Matta
İncilini mi, Markos İncilini mi, Yoksa Luka veya Yuhanna İncilini mi? Allah'ın
İncili hangisi? Hiçbiri ise, şimdikiler kimin İncili?"
Hıristiyanların inanış ve araştırmalarına göre,
Hz. İsa, ruhul'kudüs ile doludur, onun varlığı ve hayatı bütünüyle vahiydir. O,
ilâhlık mertebesinde olduğundan onun bir kitaba ihtiyacı yoktur. Kitap yazma
görevi, ona şahit olanlara düşmektedir. Onunla beraber olanlar, hayatını
müşâhede edenler, ondan vahiy alarak kitap yazma görevini yerine getirmişlerdir.
Hz. İsa'nın mertebesi peygamberlik mertebesi değildir. O, ilâhlık mertebesinde
olduğu için, onun kitap yazmaya ihtiyacı yoktur, kitap sahibi olma,
peygamberlere ait bir sıfattır, bir tanrının buna ihtiyacı yoktur. Bu yüzden Hz.
İsa, dünyada iken bir kitap yazmaya ve hazırlamaya ihtiyaç duymamış ve buna
teşebbüs etmemiştir. Peygamberlik mertebesinde olan bazı havâriler ve onların
öğrencileri, İncili yazma görevini ifa etmişlerdir. Onlar İncili yazarken,
bizzat Hz. İsa'nın ilâhî gözetim ve denetimi altında yazmışlardır. Böylece bu
araştırmacılar, Hz. İsa'nın İncili yazmama sebebini, havârilerin ve onların
öğrencilerinin İncilleri yazma sebebini, dört farklı metnin bulunma nedenini
kendilerince izah etmiş oluyorlar.
İncillerde geçen bazı ifadelere bakılırsa
gerçeğin, hiç de bu hıristiyan araştırmacıların göstermek istedikleri
mâzeretlere uygun olmadığı anlaşılır. Eğer Hz. İsa'nın bütün hayatı ve
sözlerinin tamamı vahiy ise, onun çarmıha gerildiği sırada "Allah'ım, Allah'ım
niçin beni bıraktın?" (Matta, 27/46, s. 33; Markos, 15/34, s. 54) diyerek isyan
edişi de vahiy midir? Bu ne biçim bir vahiy ki, yaratıcısından gelen belâya,
imtihana karşı isyanını haykırıyor? Hz. İsa, havârilerine şöyle hakaret ediyor:
"Ey imansız nesil! Ne vakte kadar sizinle beraber olacağım? Ne vakte kadar size
dayanacağım?" (Markos, 9/19, s. 45). Hz. İsa, havârilerin en büyüğü olan
Petrus'a "Şeytan çekil önümden!" (Markos, 8/33, s. 44) diye hakaret ettiğine
göre, bu hakaret ettiği kişi, nasıl hem peygamber, hem de şeytan olabiliyor?
Onun gerekli mûcizeyi gösteremeyen bütün havârilerine "ey imansız nesil!" diye
seslendiği ve onlara hakaret ettiği gözönüne alınırsa, bu imansızlar nasıl
peygamber olabiliyorlar? Ferisîlere "Siz ey yılanlar, ey engerekler nesli!"
(Matta, 23/33, s.27) şeklinde Hz. İsa'nın söylediği bu sözler nasıl Allah'ın
kelâmı olabiliyor? Bir ilâhtan böyle küfür sözler sâdır olabilir mi? (Şaban
Kuzgun, Dört İncil, Farklılıkları ve Çelişkileri, s. 123, 131)
İncil, "Hz. İsa'nın hayatı" veya Hz. İsa'nın
verdiği vaazlar, "müjdeler" anlamına gelir. İncil yazarları, Hz. İsa'nın
dolaşarak İncili vazettiğinden sık sık bahsederler: "Ve İsa, bütün şehirler ve
köylerde, onların havralarında öğreterekve İncili vâzedip her türlü
hastalığı ve her türlü zayıflığı iyi ederek dolaşıyordu." (Matta, 9/35, s. 10)
("İncili vâzedip" ifadesi, sonraki baskılarda değiştirilerek "melekûtun
müjdesini vâzedip" şekline getirilmiş.) "Ve kim benim ve İncilin uğrunda
canını zayederse, onu kurtaracaktır." (Markos, 8/35) "ve İncili vâzederken..." (Luka,
20/1, s. 83)
"İncil" İncillerde sık sık kullanılan bir
kelimedir. Fakat acaba İsa Peygamber hangi İncili vâzediyordu? 27 Kitaptan
oluşan Yeni Ahid'in (İncil'in) sadece ufak bir parçası Hz. İsa'nın sözleri kabul
edilebilir. Hıristiyanlar, Matta'ya göre, Markos'a göre, Luka'ya göre ve
Yuhanna'ya göre olan İncillerle övünürler. Ama bir tek İncil dahi yok ki, "Hz.
İsa'ya göre" olsun! Biz müslümanlar, İsa'nın (a.s.) vâz ettiği her şeyin
Allah'tan geldiğine içtenlikle inanırız. Allah'ın İsrail oğullarına gönderdiği
müjde ve yol gösterici İncil idi. İsa (a.s.) hayatı boyunca ne bir kelime
yazmıştır, ne de yazması için başkasına tâlimat vermiştir. Bugün İncil diye
ortada bulunan kitap, meçhul ellerin yazdıklarından başka bir şey değildir.