Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Kur'ân-ı Kerim'de Allah Yolunda Öldürülenler
Kur
Kur'ân-ı Kerim'de
Allah Yolunda Öldürülenler
Kur'an, Allah yolundaki savaşta
öldürülen kimselerin, gerçekte ölmediklerini vurgulamaktadır.[1]
Yine aynı âyetlerde, Allah yolunda öldürülenlere ölü denmemesini, çünkü onların
diri ve Rableri katında rızıklanmakta oldukları, fakat insanların bunu fark
edemedikleri bildirilmektedir.
Mü'minler, şehid olmak veya
gâlip gelip gâzi olmak için çarpışırlar. Şehidliği arzu ederek çarpışan insanlar
hiç yenilir mi? Bu iman, en güçlü silahları dahi yener. Çünkü silahı kullanan da
insandır. Yüce Rabbimiz: "Ölmekten, öldürülmekten kaçmak, size fayda vermez.
Kaçsanız bile ancak az bir süre yaşatılırsınız." (Ahzâb: 33/16) buyuruyor.
Şu fâni dünyada zilletle yaşamak yerine Hak yolunda şehid olmayı tercih eden
insanlar, ebedî diriliğe kavuşur, peygamberlerle arkadaş olmak şerefine ererler.
Âl-i İmrân: 3/169-171.
âyetlerin, Uhud'da şehid olanlar hakkında indiği kuvvetle muhtemeldir. Ancak
mânâ geneldir, Allah yolunda can veren bütün insanları kapsamına alır. Bu
âyetler, Allah yolunda öldürülen bütün insanların âhiretteki yerini
belirlemektedir. Onların makamı çok yüksektir.
"Allah yolunda öldürülenlere
'ölüler' demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız."
(Bakara: 2/154)
?Eğer siz (Uhud'da) bir
acıya uğradıysanız, (Bedir'de düşmanınız olan) o kavim aynı acıya uğramıştır.
İşte böylece Biz, zafer günlerini insanların kâh bir kesimine, kâh diğer
kesimine nasip ederiz. Tâ ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan
şehidler/şâhidler edinsin. Allah zâlimleri sevmez. Bir de (böylece) Allah, iman
edenleri günahlardan temize çıkarmak, kâfirleri de helâk etmek ister. Yoksa,
Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan
cennete gireceğinizi mi sandınız?? (Âl-i İmrân: 3/140-142)
?Sonra o kederin arkasından
Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir
kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir grup da, Allah'a
karşı haksız yere câhiliyye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar,
?(zafer için) bizim elimizden ne gelir?' diyorlardı. De ki: ?Emir (yardım,
zafer, kader) bütünüyle Allah'ındır. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde
gizliyorlar. ?(Zafer için) Bizim elimizden bir şey gelseydi, burada
öldürülmezdik' diyorlar. Şöyle de: ?Evlerinizde kalmış olsaydınız bile,
öldürülmesi takdir edilmiş olanlar öldürülüp düşecekleri yerlere
kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve
kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı). Allah, içinizde ne varsa
hepsini bilir.? (Âl-i İmrân: 3/154)
?Ey iman edenler! Sizler,
inkâr edenler gibi, yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında,
?Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi' diyenler gibi
olmayın. Allah bu kanaati onların kalplerine (kaybettikleri yakınları için
onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Hayatı veren de, alan da Allah'tır.
Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür.? (Âl-i İmrân: 3/156)
?Eğer Allah yolunda
öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah'ın rahmet ve mağfireti, onların
elde edecekleri bütün şeylerden daha hayırlıdır. Andolsun, ölseniz de
öldürülseniz de, Allah'ın huzurunda toplanacaksınız.? (Âl-i İmrân:
3/157-158)
?(Evlerinde) Oturup da
kardeşleri hakkında, ?Bize uysalardı öldürülmezlerdi' diyenlere, ?eğer doğru
sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!' de.? (Âl-i
İmrân: 3/168)
?Allah yolunda öldürülenleri
sakın ölü sanmayın! Bilakis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden
kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar
olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olanlara (şehid
olacak kardeşlerine), hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini
duymaktadırlar. Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, mü'minlerin
ecrini zâyi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler.? (Âl-i İmrân:
3/169-171)
?Kim Allah'a ve Rasûl'e
itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu
peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel
arkadaştır!? (Nisâ: 4/69)
?Dünya hayatını âhiret
karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da
öldürülür veya gâlip gelirse Biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.?
(Nisâ: 4/74)
?Size ne oldu da, Allah
yolunda ve ?Rabbimiz! Bizi, halkı zâlim olan bu şehirden çıkar, bize, tarafından
bir sâhip gönder, bize katından bir yardımcı yolla' diyen zavallı erkekler,
kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? (Buna hakkınız yok!)? (Nisâ:
4/75)
?İman edenler Allah yolunda
savaşırlar, kâfirler de tâğut (bâtıl dâvâlar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O
halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın düzeni ve tuzağı
zayıftır.? (Nisâ: 4/76)
?Mü'minlerden -özür sahibi
olanlardan başka- oturanlar ile, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad
edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri derece
bakımından oturanlardan üstün kıldı. Allah hepsine güzellik (cennet)
vaadetmiştir; mücâhidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Kendinden dereceler, bağışlama ve rahmet vermiştir. Allah çok bağışlayan ve
merhamet edendir.? (Nisâ: 4/95-96)
?De ki: ?Siz bizim için iki
güzelliğin (şehidlik veya gâziliğin) birinden başkasını mı bekliyorsunuz?
Halbuki biz size Allah'ın ya kendi yanından veya bizim elimizle bir azap
eriştirmesini bekliyoruz. Haydi bekleyin durun, biz de sizinle beraber
bekleyenleriz.? (Tevbe: 9/52)
?Allah mü'minlerden
mallarını ve canlarını onlara (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır.
Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu,)
Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine bir vaaddir. Allah'tan daha çok
sözünü yerine getiren kim vardır? O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu
alışverişten dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kurtuluştur.? (Tevbe:
9/111)
?Allah yolunda hicret edip
sonra öldürülen, yahut ölenleri hiç şüphesiz Allah güzel bir rızıkla
rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah'ın bizzat kendisi rızık verenlerin en
hayırlısıdır. Allah onları, memnun kalacakları bir yere girdirecektir. Allah,
kesinlikle tam bilgilidir, halîmdir.? (Hacc: 22/58-59)
?Mü'minler içinde Allah'a
verdikleri sözde duran nice erler/yiğitler var. İşte onlardan kimi, sözünü
yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir.
Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.? (Ahzâb: 33/23)
?(Savaşta) inkâr edenlerle
karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince
bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya
fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam
alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere
gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz.? (Muhammed: 47/4-6)[2]
[1]
Bakara: 2/154; Âl-i İmrân: 3/169.
[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.