Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Cemaat Yoksa

Cemaat Yoksa


Cemaat Yoksa:




Yukarıda kaydedilen hadislere dikkat edilecek
olursa, onlarda beyan edilen irşadlar "bir şahsın etrafında" birliğin bulunduğu
veya ekseriyetin teveccüh etmiş bulunduğu belli bir istikamet, veya muayyen bir
şahsın bulunma durumlarıyla alâkalıdır. Halbuki, insan cemiyetinde daha farklı
ahvallerin zuhuru da mümkündür. Bu mevzular mevzubahis edilince hemen akla
gelecek başka durumlar da vardır. Nitekim, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in
muhatapları cemaatin, yani ekseriyetin bulunmama ihtimalini de gözönüne alarak,
o durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiğini sormuşlardır. Hz. Peygamber
(s.a.s.)'in Buharî'de gelen cevabı "inzivaya çekilmek" şeklindedir:
"...Ey Allah'ın Rasûlü, bahsettiğiniz fitne devrine ulaşırsak ne tavsiye
edersiniz?" "Müslümanların cemaatine ve imamına uy." "Ya onların
cemaatleri ve imamları yoksa?" "(O takdirde) mevcut fırkaların hepsini terket.
Hatta bir ağacın köküne dişlerinle tutunmuş vaziyette olsan bile, ölüm sana
gelinceye kadar öyle kal (ve fakat fitneye karışma)."

Hadiste geçen "bir ağacın köküne dişlerinle
tutunmuş vaziyette olsan bile..." tabirinden, karışmamak sebebiyle maruz
kalınacak sıkıntı her ne olursa olsun, insanların kınaması, ayıplaması nevinden
mânevî; açlık, susuzluk vs. nevinden maddî olan tahammülü zor her çeşit
zorluklara, darlıklara, meşakkatlere tahammülün kinâye edildiği şârihlerce
belirtilmiştir. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları,
6/442-443.

2- Ümmiye Bayrak: Âlimlerin bir kısmı, bununla,
gâyesi, hedefi belli olmayan mübhem bir umurun kastedildiğini söylemiş, misal
olarak bir kavmin asabiyet için yaptığı savaşı göstermiştir. Şahsî ihtiras ve
gadab yolunda yapılan mukâtelenin de buraya girdiğini ayrıca belirtmişlerdir.
Bayrak tâbirine yer verilmesini nazar-ı dikkate alan bazıları, bu tâbirle hak mı
bâtıl mı olduğu meçhul olan bir iş üzerine toplanmış kimselerin kinaye
edildiğini söylemişlerdir. Şu halde, hadis, bu çeşit savaşlara katılmayı
yasaklamaktadır İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları,
6/443.

3- Asabiyet: Sıkça geçen ve
kavmiyetçilik, ırkçılık gibi tâbirlerle tercüme ettiğimiz bu kelime, -İbnu'l-Esîr'in
açıklamasına göre- "kavmine zulümde yardım eden kimse" mânâsına gelen asabî'den
gelir. Lügat yönünden asabî, asabesi için öfkelenen ve onları himaye eden kimse
demektir. Asabe ise, bâba cihetinden gelen akrabalara denir.

Asabiyet, Tarafgirlik Demektir. Hz. Peygamber
(s.a.s.)'in yasakladığı asabiyetin "zulümde kavmine yardım etmek" olduğu
anlaşıldıktan sonra şunu söyleyebiliriz: Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında
insanları, zulümde başkasına yardım etmeye sevkeden en mühim âmil kavmî
beraberlik, kan bağı idi. Zamanımızda bunun yerini başka şeyler de almıştır. Bu
yeni şey, bâzan ideolojidir, bâzan siyasettir, bazan bölgeciliktir, bazan şu
veya bu maksadla teşkil edilen grubculuktur, bâzan grubculuklara karşı olmak
düşüncesiyle teşkil edilen grubculuktur, bâzan da eskiden olduğu gibi kabilevi,
ırkî birliktir. Sebep ne olursa olsun, ileri sürülen bahane ne gösterilirse
gösterilsin, adâletin tatbikine, liyâkatların haklarını almasına mani olan,
lâyıkı varken liyâkatsizi iş başına getiren, mazluma karşı zâlimi koruyan her
çeşit tarafgirlikler Hz. Peygamber (s.a.s.)'in diliyle lânetlenen yasaklanmış
olan asabiyettir. Bu nokta-i nazardan asabiyet tâbirinin zamanımızdaki en uygun
karşılığı tarafgirliktir. Zîra tarafgirlik uğruna, değil aynı kabileden olanlar,
aynı aileden olanlar bile birbirlerine düşman vaziyeti almakta, haksızlıklar
işlemektedir. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları,
6/443-444.