Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
2- Vaz'î hüküm
2
2-
Vaz'î hüküm:
Allah ve Rasûlünün bir şeyi başka
bir şey için sebep, şart veya mani kılmasıdır. Teklif hükümler asıl temel hüküm
olup, vaz'î hükümler bunların uygulanması sırasında ortaya çıkar. Meselâ Allah
Teâlâ "Namaz kılınız, zekât veriniz" (2/Bakara, 43) buyurarak bunu
mü'minlere farz kılmıştır. İşte bunların ifasının istenmesi "teklîfî" bir
hükümdür. Ancak namazın farz olması için aranan bir takım şartlar yanında,
vaktinin girmesi de gereklidir. İşte namaz vaktinin girmesi, onun farz oluşuna
bir "sebep" teşkil eder. Zekâtta nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçmesi
de zekâtın farz olmasının sebebidir.
Yine, Ramazan orucunun farz olması
için, bu ayın girmesi, yani ramazan hilâlinin görülmesi, orucun farz kılınışına
sebep teşkil eder. Hadiste; "Hilâli görünce orucu tutun, yine onu görünce
oruca son verin" denilmiştir. (Buhârî, Savm 11; Muslim, Sıyâm 4, 18).
Şart'a örnek olarak, namaz için
abdesti, mirasçılık için, mûris öldüğü tarihte vârisin hayatta olmasını, namazın
geçerli olması için kıbleye dönülmesini ve nikâhın sahih olması için de
şahitlerin bulunmasını zikredebiliriz.
Mâni için de "öldürme" ve "dinden
dönme"yi örnek verebiliriz. Bir kimse Kur'an'da belirlenen hısımlarına mirasçı
olabilir. Fakat bu hısımlardan birisini öldürdüğü takdirde, öldürdüğü bu kişiye
mirasçı olamaz. Böylece normalde uygulanması gereken bir hüküm, ortaya çıkan
"öldürme" engeli dolayısıyla uygulanmamaktadır. Hadiste, "Öldüren için miras
hakkı yoktur" buyurulur (İbn Mâce, Diyât 14). Yine dinden dönen kimse de
Müslüman olan hısmına mirasçı olamaz. Burada normal şartlarda mirasçı olması
mümkün iken, ortaya çıkan "dinden dönme" engeli yüzünden miras alamamaktadır. Hz.
Peygamber şöyle buyurmuştur: "Müslüman gayri müslime mirasçı olamaz" (Buhârî,
Ferâiz 26; Müslim, Ferâiz 1). "Ayrı dinden olanlar birbirine mirasçı olamaz."
(Tirmizî, Ferâiz 16; Ahmed bin Hanbel, II/187, 190)
Teklîfi hüküm ile vaz'î hüküm
bazan bir tek nass'ta birleşebilir. Meselâ, "Hırsızlık yapan erkekle, hırsızlık
yapan kadının yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin"
(el-Mâide, 5/38) âyetinde hem hırsızlık suçunun cezası olan ve teklîfi nitelikte
bulunan el kesme hükmü, hem de hırsızlık fiilinin bu cezanın sebebi kılınması
yani vaz'î hüküm yer almıştır.
Yine; "İhramdan çıkınca
avlanabilirsiniz" (5/Mâide, 2) âyetinde, hem ihramdan çıktıktan sonra
avlanmanın mubahlığı (teklîfi hüküm), hem de ihramdan çıkmanın avlanmanın mubah
sayılmasına sebep kılındığı birlikte yer almıştır. Şu âyetlerde ise sadece
teklîfi hüküm yer almış, sebep, şart veya mânî zikredilmemiştir: "Namazı
kılınız zekâtı veriniz" (2/Bakara, 43). "Ey iman edenler, akitleri yerine
getiriniz" (5/Mâide, 1). Şu hadiste ise yalnız vaz'î hüküm olan sebebin yer
aldığı görülür: "Allah temizlik olmaksızın namazı kabul etmez.? (Nesaî,
Zekât 48; İbn Mâce, Tahâret 2)[1]
[1]
Hamdi Döndüren, Şâmil İslâm Ansiklopedisi, c. 6, s. 32-33