Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Evlilik Akdinde Velînin Rolü
Evlilik Akdinde Velînin Rolü
Evlilik Akdinde Velînin Rolü:
Akıllı ve ergin erkek, velîsi
olmaksızın kendi irâde beyanı ile evlenebilir. Onun bir vekil aracılığı ile
evlenmesi de mümkündür. Hanefîlere göre hür, akıllı ve ergin kadın da evlenme
akdinde bizzat taraf olabilir. Çünkü burada velînin bulunması, evliliğin sıhhat
şartlarından değildir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Eğer mü'min bir kadın
kendisini Peygamber'e hîbe edip de, Peygamber de onu nikâhla almak isterse..."
(33/Ahzâb, 50).
Bu âyet-i kerime, kadının nikâh
akdinde bizzat taraf olabileceğini gösterir. Hulle bildiren âyette de aynı
anlamı görmek mümkündür:
"Yine erkek, karısını
(üçüncü defa olarak) boşarsa; ondan sonra kadın, kendinden başka bir erkeğe
nikâhlanıp varıncaya kadar ona helâl olmaz" (2/Bakara, 230).
Bu âyette de, başka bir erkekle
evlenmede kadın taraf olarak gösterilmiştir. Hz. Peygamber'in şu hadisleri de
yukarıdaki âyetlerin açıklaması niteliğindedir.
"Dul kadın hakkında velînin
yapabileceği bir iş yoktur" (Ebû Dâvud, Nikâh 25; Ahmed bin Hanbel, I/334).
"Bekâr kadın, kendisi hakkında velîsinden daha fazla hak sahibidir" (Ebû
Dâvud? Nikâh, 25; Tirmizî, Nikâh, 18; İbn Mâce, Nikâh, 11; Dârimî, Nikâh,13).
İmam Şâfiî, Mâlik ve Ahmed bin
Hanbel'e göre, kadın için nikâhta erkek bir velînin bulunması şarttır. Velî,
kadının asabesinden en yakın olan erkektir. Kadının nikâhta doğrudan taraf
olması câiz değildir. Yaşının küçük veya büyük olması, kendisinin dul veya
bâkire bulunması, sonucu değiştirmez. Bu müctehidlere göre kadının kadını
evlendirmesi de câiz değildir. Dayandıkları deliller şunlardır: Kur'ân-ı
Kerim'de şöyle buyurulur: "Kadınların kendilerini, kocalarına nikâh
etmelerine engel olmayın" (2/Bakara, 232). Burada velîerin, boşanan kadının
yeniden evlenmesine engel olmaması istenmektedir. Eğer kadının bizzat evlenmeye
yetkisi olsaydı, velîsine böyle bir yasak koymanın anlamı kalmazdı.
"İçinizden bekârları evlendirin..." (24/Nûr, 32) ve "İslâm'ı kabul
etmedikçe (mü'min kadınları) Allaha ortak koşan erkeklere nikâhlamayınız"
(2/Bakara, 221) âyetlerinde de erkeklere hitap edilmekte ve velâyet yetkisi
onlara verilmektedir.
Çoğunluk hukukçular bu konuda
bazı hadis-i şeriflere de dayanmışlardır. Özetle; ?Herhangi bir kadın,
velîsinin izni olmadan evlenirse, onun nikâhı bâtıldır, bâtıldır, bâtıldır."
(Ebû Dâvud Nikâh 19; Tirmizî, Nikâh 14; Dârimî, Nikâh 11; Ahmed bin Hanbel, VI/166).
"Kadın kadını evlendiremez, kadın bizzat kendisini de evlendiremez" (İbn
Mâce, Nikâh 15). "Nikâh ancak velî ile olur" (Buhârî, Nikâh 36; Ebû Dâvud,
Nikâh 19; Tirmizî, Nikâh 14).
Hanefîler çoğunluğun bu
görüşünü ve delillerini şu şekilde eleştirmişlerdir: Yukarıda zikredilen
2/Bakara, 232. âyeti nikâh fiilini kadına isnat eder. Çünkü bu âyet sahâbeden
Ma'kıl bin Yesar (r.a)'ın, dul kız kardeşinin yeniden eski kocasıyla evlenmesine
karşı çıkması üzerine inmiştir. Âyet, baş tarafı ile bir bütün olarak ele
alınınca; böyle bir kadının velînin müdâhalesi olmaksızın serbestçe
evlenebilmesi anlamı ortaya çıkar. Bekârları evlendirmeyi emreden âyetler ise,
yalnız velîlere değil; İslâm toplumuna hitap etmektedir. Hanefiler velîsiz nikâh
olmayacağını bildiren hadislerin zayıf, hattâ bazısının mürsel olduğunu ortaya
koymuş ve velîsiz evlenme konusunda "Bekâr kadının kendini evlendirme
hususunda velîsinden daha fazla hak sahibi olduğunu" bildiren Ebû Dâvud
hadisine dayanmışlardır. Çoğunluğun delil olarak aldığı hadisleri sahih kabul
etsek bile, bunların nedb'e (mendûp/müstahaplığa) de ihtimali vardır. Onun için
akıllı ve ergin (bülûğa ermiş) bayanın evlenmesinde velînin bulunması vâcip
değil; mendup hükmündedir.