Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Mut'a Nikâhı Hakkındaki Hadisler
Mut
Mut'a Nikâhı Hakkındaki Hadisler:
Hadis kitaplarında mut'a
nikâhının önce mubah olup sonra nesh edildiğine dâir hadisler çoktur.
Atâ şöyle diyor: ?(Ashaptan)
Câbir ibn Abdullah, Ömer için (Mekke'ye) gelmişti. Evine (ziyarete) geldik.
Orada bulunanlar kendisine birçok şey sordular. Sonra mut'adan söz ettiler.
Câbir: ?Evet biz, Allah'ın rasûlü (s.a.s.)'in, Ebû Bekir ve Ömer'in devrinde
mut'a yaptık' dedi.? Müslim'in, Nikahu'l-Mut'a bâbındaki 15'inci hadiste de
Câbir şöyle diyor: ?Biz Allah'ın Rasûlü (s.a.s.)'in ve Ebû Bekir'in devrinde bir
avuç hurma ve un vererek birkaç gün mut'a yapardık. Nihayet Ömer, Amr ibn Hureys
hakkında müt'ayı yasakladı.?
Müslim'in, Mut'a bâbındaki
17'nci hadiste de Ebu Nadra'nın şöyle dediği anlatılmaktadır: ?Ben Cabir ibn
Abdullah'ın yanında idim. Biri geldi, İbn Abbas ile İbn Zübeyr'in hac ve kadın
mut'ası hakkında görüş ayrılığına düştüklerini söyledi. Câbir şöyle dedi: ?Biz
Rasûlullah (s.a.s.) zamanında her iki mut'ayı da yaptık. Sonra Ömer bizi
ikisinden de menetti. Biz de bir daha ikisine de dönmedik.?
Buhârî'deki rivâyette mut'anın,
Hayber günü yasaklandığı, Müslim'deki rivâyette Mekke'nin Fethinde nehyedildiği;
Müslim'in başka bir rivâyetinde Huneyn savaşının bir kolu olan Evtas savaşında
nehyedildiği; İbn Mâce ve Ebû Dâvud Sünenlerindeki hadiste ise Vedâ Haccında
nehyedildiği bildirilmektedir.
Görülüyor ki mut'anın,
Rasûlullah ve Ebû Bekir devrinde, Hz. Ömer devrinin de bir kısmında mubah olup
uygulandığını bildiren hadisler yanında; Hayber savaşında, yahut Mekke'nin
Fethinden veya Evtas'ta, ya da Vedâ haccında yasaklandığını söyleyen rivâyetler
de vardır. Bu rivâyetler çelişik olduğu için muhaddisler bunları te'lif etmek
üzere mut'anın birkaç kez yasaklanıp serbest bırakıldığını söylemişlerdir. İmam
Nevevi'ye göre mut'a hakkındaki yasaklama ve serbest bırakma iki defa olmuştur:
?Hayber'den önce helaldi, Hayber'de haram kılındı. Mekke'nin fethinde mubah
kılındı. Evtas da Mekke'nin Fethini müteakip olmuştur. Bundan üç gün sonra da
ebediyyen haram kılınmıştır.?
Bu rivâyetler gösteriyor ki Hz.Peygamber
(s.a.s.) şartlar gerektirdiği zaman mut'aya müsaade etmiş, ama normal şartlarda
kesin yasaklamasa da onu pek hoş görmemiştir. Ancak Hz. Ömer (r.a.) devrinde
toplum büyüyüp zenginleşince artık müt'a, bir zaruret hali olarak değil, çeşitli
kimseler tarafından hiç gerek yokken istismar edilmeğe başlanmış ve toplumda
birçok sorunlar ortaya çıkarmaya başladığı için Hz. Ömer ve onu destekleyen
sahabilerin ictihadiyle yasaklanmıştır. Çünkü Hz. Ömer, İslâm'ın ruhunu
biliyordu. Zorlayıcı gerekler yokken bunun uygulanması toplumun bozulmasına yol
açabilirdi. Bundan dolayı men'ini, İslâm'ın ruhuna daha uygun bulmuştur.
Mut'anın haram olmadığına dair
rivâyetler daha çok Câbir ile özellikle Abdullah İbn Abbas'a ve sahâbeden bir
gruba dayanır. İbn Abbas'ın, mut'anın her zaman câiz olduğu hakkındaki
görüşünden döndüğüne dâir rivâyetler varsa da bunlar pek güvenilir rivâyetler
değildir. Mut'aya şiddetle karşı olanlar, görüşlerine mesned bulmak için İbn
Abbas'ı da görüşünden dönmüş görmek istemişlerdir. Ancak onun, müt'ayı zaruri
hallerde mübah gördüğü hakkındaki rivayet, akla daha uygun gelmektedir. Zaten
Peygamberimiz de zaruri hallerde buna izin vermişti. Buhârî'nin kaydettiği
rivayete göre Abdullah İbn Abbas, müt'a nikahından soran bir kişiye, müt'a
yapması için izin vermiş, hizmetçisi ona: ? bu, şiddetli hallerde ve kadınların
az olduğu durumlardadır (değil mi ?)? deyince İbn Abbas: ?Evet? cevabını
vermiştir.
Mut'a nikâhının durumunu soran
Ammar bin Yâsir'e İbn Abbas'ın: ?O sadece mut'adır (bir yararlanmadır); ne
zinâdır, ne nikâhtır, ne talâktır, ne de tevârüstür!? dediği rivâyet edilir.
Mut'aya müsaade edişi, halk
arasında eleştiriye uğrayınca İbn Abbas'ın: ?ben herhalde buna müsaade etmedim.
Ancak çaresiz kalana ölü eti yemek nasıl helâl ise, zarûret içinde olana mut'a
da öyle helâldir, dedim? diye kendisini savunduğu da gelen rivayetler
arasındadır. Kezâ İbn Abbas'ın şöyle dediği de rivâyet edilir: ?Mut'a, İslâm'ın
ilk zamanlarında idi. Adam bir şehre gelir, orayı bilmezdi. Orada kalacağı
müddet için bir kadınla evlenirdi ki kadın eşyasını korusun, işlerini görsün.
"Ancak eşleri, yahut mülkü olan câriyeleri ile ilişkilerinden dolayı
kınanmazlar" âyeti ininceye kadar böyle sürdü. Artık bu iki kadından başkası
haramdır.?
Bazı rivâyetlerin, İbn Abbas'ın
mut'a hakkındaki görüşünden döndüğü kanaatine destek olmak üzere ortaya atıldığı
anlaşılmaktadır. Onun, görüşünden döndüğüne dair kesin delil yoktur. Yalnız
kendisi değil, Cabir ibn Abdullah, Übeyy ibn Kâ'b, Abdullah İbn Mes'ud gibi bazı
sahâbiler ve Mücâhid gibi bazı tâbiiler de mut'anın mubah olduğu kanaatini
korumuşlar ve mut'anın, Hz. Ömer'in ictihadiyle yasaklandığını söylemişlerdir.
Nitekim Hz. Ömer'in: ?Allah'ın Rasûlü devrinde iki mut'a helâl idi. Ben bunları
men ediyor ve yapanları cezalandırıyorum. Bunlar nikâh mut'asıyla hac mut'asıdır.?
dediği rivâyet edildiği gibi, mut'anın, Hayber'de haram kılındığı mealindeki
hadisin râvîsi olan Hz. Ali'nin de: ?Ömer mut'ayı menetmeseydi, şakî olandan
başka hiç kimse zinâ etmezdi.? dediği de rivâyet edilir.
Bu birbiriyle çelişen
rivâyetlerde şüphesiz, İslâm'ın başında ortaya çıkan hizipleşmelerin parmağı
vardır. Durum ne olursa olsun, ehl-i sünnet bilginlerinin çoğunluğu, önceleri
helâl olan mut'anın, sonra haram kılındığı görüşünde birleşirler. Dediğimiz gibi
bazı sahâbiler ve tâabiînden bazıları bu görüşü kabul etmemiş, mut'anın mubah
olduğunu söyleyegelmişlerdir.
İlgili âyetteki ?Ücretlerini
veriniz? cümlesindeki ücretle, nikâhın bir gereği olan mehir kasdedilmiş
olabileceği gibi, geçici olarak yararlanmanın yani müt'a nikahının gereği olan
ücret de kasdedilmiş olabilir. Ancak Kur'ânı Kerim'de nikâhtan söz eden
âyetlerde ücret kelimesi, mehir anlamında kullanılmaktadır. Burada da bu anlamda
olması daha kuvvetlidir. Fakat mut'ayı kabul edenler, bu âyetteki ücreti, mut'a
ücreti olarak tefsir ederler.