Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Saçını Tıraş Edip Ağırlığınca Sadaka Vermek
Saçını Tıraş Edip Ağırlığınca Sadaka Vermek
Saçını Tıraş Edip Ağırlığınca Sadaka Vermek:
Doğumunun yedinci günü çocuğun
saçı tıraş edilir ve bunun ağırlığınca gümüş ya da altın tutarında para veya mal
sadaka olarak verilir.
Bütün bunların yanında
unutulmamalıdır ki, çocuğa sevgi, şefkat ve anlayışla muâmele etmek İslam eğitim
sisteminin en belirgin özelliğidir. İslam eğitimcileri, eğitimin doğumla
birlikte, hatta daha önceden (anne veya baba adayını seçerken) başlaması
gerektiği hususunda görüş birliği içindedir. Çocuğu, sağlıklı, ahlaklı ve iyi
bir müslüman olarak yetiştirmek, ancak çok erken yaşlardan başlayarak onun
eğitimini ciddiye almakla mümkün olur. Çocuğun, kendisine söylenenleri tam
olarak anladığı ve kendi düşüncelerini az çok ifade edebildiği yaşlardan
itibaren İslamî esasların öğretimi yapılmalıdır. Bu konuda ilk öğretilecek şey,
tevhid inancıdır. Nitekim Hz. Peygamberimiz'in "Çocuklarınıza önce 'Lâ ilâhe
illâllah' cümlesini (anlamıyla birlikte) öğretin." şeklinde tavsiyede
bulunduğu nakledilir (İbn Mahled, s. 142; İbn Kayyim, s. 158). Allah inancı,
küçük çocuklara onların anlayabileceği sade ve açık bir dille, ümit ve bağlanma
duygularını geliştirecek şekilde anlatılmalıdır. Ayrıca, temyiz yaşına doğru
Allah sevgisiyle birlikte uygun bir üslûpla Allah korkusunu da aşılamak, bu
suretle değer yargılarına ters düşen davranışlar karşısında iyiliklerini
ödüllendirecek, kötülüklerini cezalandıracak olan ilâhî otoritenin varlığını
vicdanında hissetmesini sağlamak gerekir.
Çocuklarda küçük yaşlardan
itibaren imanla birlikte ibâet şuurunun da geliştirilmesi gerekir. Namazın
öğretilmesi ve emredilmesi, aile reisinin de bunda devamlı olması Kur'an-ı
Kerim'de özel olarak açıkça zikredilmiştir (20/Tâhâ, 132). Peygamber
Efendimiz'in, çocuklara yedi yaşında namazın öğretilip kıldırılmaya
başlanmasını, on yaşına geldikleri halde kılmıyorlarsa, hafifçe
cezalandırılmalarını tavsiye eden hadisleri (Ebû Dâvud, Salât 25; Tirmizi,
Mevâkît 182) bu konuda başta anne babalar olmak üzere müslüman eğitimcilere ışık
tutmaktadır. Küçük çocuklara namazın dışındaki ibadetler hakkında da bilgi
kazandırılması, bunlardan uygun olanlarının zaman zaman tatbik ettirilmesi,
onların gelecekteki müslümanca hayatları için büyük önem taşır. Bu konularda
unutulmamalıdır ki, İslam eğitimi, tedrîcîlik, sevgi ve ikna gibi pedagojik
metotları esas alır. Korkutucu, ürkütücü, emredici tutumlar, çocuk için hem
anlaşılmazdır, hem de yıpratıcıdır. Çocuğun sevgiye, iyi örneklere, açıklayıcı
doğru bilgilere ihtiyacı vardır. Bunların yerli yerinde uygulanması ölçüsünde
onun müslümanca eğitimi ve öğretimi de başarıya ulaşacaktır.
Aile hayatı, tarafları
günahlardan sakındırmak için büyük bir vesiledir. "Onlar (kadınlarınız) sizin
için bir elbise, siz de onlar için bir elbise durumundasınız." (2/Bakara,
187) Kadın ve erkek, müstakil olarak yarımdır, eksiktir, çıplaktır. Bu
eksikliklerini birbirleriyle tamamlayacaklardır. Kadın ve erkeğin bu
yardımlaşmayı şuurla ve helal yollarla yerine getirmeleri gerekmektedir.
"İyilikte ve takvâda (Allah'ın yasaklarından sakınma üzerinde) yardımlaşın.
Günah işlemekte ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü
Allah'ın cezası çetindir." (5/Mâide, 2)
Erkek olsun, kadın olsun her
insanın dünyaya gönderiliş hikmeti, Kur'ân-ı Kerim'de "ibadet" olarak
açıklanıyor. İbadet, yani kulluk yapmak, Allah'ın emirlerine uygun bir hayat
geçirmek. İşte bu gayenin gerçekleşmesinde karı-koca birbirine yardımcı olacak,
sevgilerini ispatlayacaklardır. Öyle ki, beraberlikleri ve mutlulukları, ölümle
son bulmasın; ebediyyen devam etsin.
Ailenin temel görevi, neslin
çoğalmasına ve onların iyi yetiştirilip İslam terbiyesiyle eğitilmesine imkân
sağlaması ve eşlerin birbirlerine yardımcı olup ihtiyaç ve eksiklerini
gidermeleri, birbirlerine sevgi, huzur ve sükûn sunabilmeleridir. Yalnız,
unutulmamalıdır ki, bu dünya, âhiretin tarlası olduğuna göre, aile hayatından bu
dünyada alınan rahat ve lezzet, ancak bir çekirdek hükmündedir. O çekirdek,
gerektiği gibi beslenir, büyütülürse âhirette saadet ağacı olacak ve en mükemmel
meyvelerini o âlemde verecektir. Cennet, bu dünyadan ne kadar yüce ise, o âlemde
mü'min kadın ve erkeklerin bir arada ailece bulunmaktan alacakları zevk ve
mutluluk da bu dünyadakinden o kadar mükemmeldir.
Ailenin bu kadar önemli
olmasından dolayı, dinimiz yuva kuracak gençlerin, birbirlerinin dinî ve ahlâkî
durumlarını araştırmalarını emretmiştir. Peygamberimiz, eşlerin seçiminde geçici
özelliklerden, fizikî güzelliklerden çok, inanç bütünlüğünün, olgun iman
zenginliğinin ve ahlâkî soyluluğun tercih edilmesini ısrarla tavsiye etmiştir.
Onun için, tevhîdî iman sahibi müslümanlar, kendileriyle yuva kurmayı
düşündükleri eş adaylarında birinci özellik olarak sağlam bir imanı şart
görmelidirler.