Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
İslâm Aile Hukukunun Özellikleri
İslâm Aile Hukukunun Özellikleri
İslâm Aile Hukukunun Özellikleri:
İslâm aile hukukunun
özelliklerine gelince; Evliliğin gayesi aileye huzur ve mutluluk,
toplumda da iyi bir nesil temin etmektir,
"Onun (varlık ve kudret)
alâmetlerinden birisi de size kendinizden eşler yaratmasıdır, ki siz onlarla
huzur ve sükûnete kavuşursunuz. Ve aranıza sevgi ve rahmet koymuştur."
(30/Rûm, 21).
"Onlar (kadınlarınız) sizin
için elbise, siz de onlar için elbisesiniz..." (2/Bakara, 187).
İslâm cinsî ihtiyacın tatminini
tabii karşılamakla beraber evliliğin gayesinin bundan ibaret olmadığını
söylemektedir.
"Doğuran siyah kadın,
doğurmayan güzel kadından daha iyidir", "Evlenin, çoğalın: Çünkü ben
kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizinle iftihar edeceğim" (Avnu'l
Ma'bûd Şerh Ebu Dâvud, I, 173). Kocanın karısıyla müşterek, yüce ve insanî bir
hayat sürmek arzusunun belirtisi olan mehrin sembolik bir şey olması da aynı
gayeye mâtuftur.
Ailenin mutluluğu çocukların
asaleti ve İslâm toplumunun kurtuluşu evleneceklerin birbirlerini seçerken
kullandıkları ölçü ile yakından ilgilidir. Bu konuda Rasûlullah (s.a.s.) şöyle
bir ölçü koymuştur: "Kadın dört özelliğinden dolayı nikâhlanır: Malı,
asaleti, güzelliği ve dindarlığı; eli toprak olasıca, durma dindarını bul!"
(Buhârî, Nikâh, 16). İslâm'da evlilik, formalite ve merasimlerden uzak İslâmî
bir akittir. Nikâhın ilân edilmesi, yakın dost ve akrabaya ziyafet verilmesi,
tef vb. çalınıp şenlik yapılması güzel telâkki edilmiş, teşvik görmüş, böyle bir
davete icabet etmemek hoş karşılanmamıştır (Buhârî, Nikâh, 66 vd.).
Evlilik gerçekleşince karı ve
koca Allah önünde birbirlerinin haklarına uymakla yükümlüdürler. Bu karşılıklı
haklar aile reisliği hariç eşitlik esasına dayanır. Evlilik kadının şahsiyetini
ortadan kaldırmaz, erkeğin hukukî ve sosyal kişiliği eşinin haklarını
gölgelemez. Kadın kendi aile ismini taşıyabilir, kendine ait mallar üzerinde tam
ve bağımsız bir tasarruf yetkisini kullanabilir.
Karı-koca birbirlerine iyi
niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklardır. "İyileriniz, ailesine karşı iyi
olandır..." (İbn Mâce, Nikâh, 50). Ufak tefek huysuzluk, geçimsizlik ve
kusurlara sabredecek, yuvanın yıkılmaması için tahammül göstereceklerdir:
"...Kadınlara normal ve iyi davranın; onlarda hoşunuza gitmeyen bir şey olursa
belki bir şey hoşunuza gitmediği halde Allah onu birçok hayırla doldurmuştur. "
(4/Nisâ, 19). Anlaşmazlık büyürse hakeme başvurulacak, hakemler de âilenin
devamını sağlayamazlarsa son çare olarak, usulüne uygun "tedricî boşanma"
sistemi uygulanacaktır .
İslâm aile hukuku, dördü
geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve şartlara bağlı olarak erkeğin aynı
zamanda birden fazla kadınla evlenmesine izin vermiştir. İlk eş, üstüne
evlenilmemesi şartını koşmuş ise ikinci evlilik yapılamayacağı gibi, usulüne
uygun evlenmelerde eşlerin hukuk ve şahsiyetini göz önünde bulundurmak gerekir.
Mânevî ve ahlâkî ilişkiler yanında anne-baba ile çocuklar arasındaki hukûkî
münasebetler de itina ile tanzim edilmiştir. Ehliyet, velâyet ve vesâyet
hükümleri babalı veya yetim bütün çocukların durumları ve menfaatleri ile
alâkalıdır. İslâm muhtaç ana babaya çocuklarının bakmasını, erkeğin karısına ve
muhtaç olan akrabasına geçim sağlamasını teminat altına almıştır. Nihayet miras
hükümleri de yakından uzağa bütün hısımların, ölenin malı üzerindeki haklarını
tesbit etmiştir.
İslâm hukuku evlilerin zinâsını
şartları tahakkuk ettiği takdirde- ölüm cezasına çarptırdığı, zinayı bu ölçüde
yasakladığı için ona götürmesi muhtemel bütün şüpheli yolları tıkamış,
kadınlarla erkeklerin karışık eğlenmelerini, yabancı bir erkekle kadının baş
başa kalmasını, kadının, yanında bir yakını bulunmadan, yalnız başına yolculuğa
çıkmasını, kadın ve erkeğin birbirine ısrarla bakmalarını yasaklamıştır.
İslâm'da âile düzeninin oturduğu bu temeller, İslâm hukukunun aile anlayışını
her hâliyle ortaya koymaktadır.