Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
Telâkki
Telâkki
Telâkki:
Hz. Peygamber (s.a.s.)'i meşverete
bu kadar ehemmiyet vermeye sevkeden şey meşveretin tesiri hakkında taşıdığı
inanç idi. İstişâre edenin "asla pişman olmayacağını" belirten (Heysemî,
Nuruddin Mecmau'z-Zevâid, Beyrut, 1967, 2/280) Hz. Peygamber (s.a.s.)'e göre:
"Bir millet istişâre ettiği müddetçe zillete düşmez" (Zemahşerî, Keşşâf
I/332). Bu inancı takviye eden diğer bir görüşüne göre, bir meselede ferdî
görüşler yanılabilirse de cemaatin görüşü asla yanılmaz: "Allah, ümmetimi
dalalet üzere birleştirmez. Allah'ın eli cemaat üzerinedir." (Tirmizî, Fiten
7, hadis no: 2168). Öyle ise gerek ferdî ve gerekse içtimâî meselelerde mümkün
mertebe çok kimsenin görüşleri müdahele edip kaynaşmalı, müşterek nokta
bulunmalı ve buna da uyulmalıdır. "Gelip geçen bütün peygamberlerin ikisi
semâ ehlinden, ikisi de arz ehlinden olmak üzere istişâre edeceği dört veziri
olageldiğini ve kendisinin de aynı şekilde dört vezirle takviye edildiğini"
(Tirmizî, Menâkıb 44, hadis no: 3680) belirten Hz. Peygamber, sâlih (liyâkatli)
bir müşâvirin ehemmiyetini belirtme sadedinde bir başka hadislerinde şöyle
buyururlar: "Sizden, üzerine mes'ûliyet yüklenen bir kimse için Allah hayır
murad ederse, ona "sâlih" bir vezir nasip eder de unuttuğu şeyleri hatırlatır,
hatırladığı şeylerde de yardımcı olur." (Nesâî, Bey'a 33). Hadisin Ebû
Dâvud'daki vechinde: "Allah, bir lider (emîr) hakkında hayır murad ederse
kendisine dürüst bir vezir nasib eder.. Allah onun için hayır murad etmezse
kendisine kötü bir veziri musallat eder de unuttuğu şeylerde hatırlatmada,
hatırladığı şeylerde de yardımda bulunmaz" (Ebû Dâvud, Harac ve'il-İmâra 4,
hadis no: 2932) der.
Hz. Peygamber, istişârenin sosyal
hayata getireceği huzur ve saadeti ifade için de: "Umerânız (yöneticileriniz)
hayırlılarınızdan, zenginleriniz de cömertlerinizden olur ve işleriniz de
aranızda istişâre ile yürürse; yerin üstü sizin için yerin altından daha
hayırlıdır" (İbn Kesir, en-Nihâye fi'l-Fiten, Kahire, 1969, I/24; Kütüb-i
Sitte, 16/127) der.