Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular
2- Sünnete Göre
2
2- Sünnete Göre:
Hz. Peygamber (aleyissalâtu
vesselâm)'in sünnetinde de durum Kur'andakine yakındır. Zira Rasûlullah da bir
kısım meselelerde kadınlarla istişâreyi mükerrer hadislerinde emretmiştir.
Ayrıca birçok kereler kadınlara da başvurup, görüşlerini aldığı ve onlarla amel
ettiği de Ashab tarafından rivâyet edilmiştir. Ama ne var ki, kadınlarla
istişâreyi yasaklayan birkısım zayıf rivâyetler de vârid olmuştur. Nitekim,
konuya girerken kaydettiğimiz soruda zikredilen muhtevâ, böyle bir rivâyetin
tercümesidir. "Kadınlarla istişâre edin, fakat onlara muhalefet edin." (Aslında,
bu rivâyete ciddî hadis kitaplarında rastlanmaz.)
Münâvî tarafından "muteber bir
aslının olmadığı" belirtilen bu rivâyeti (Münâvî, Feyzu'l-Kadir 4/263) genişçe
tahlile tabi tutan Sehâvî, el-Makaasıdu'l-Hasene'de şu bilgileri kaydeder: "Ben
bu sözün Hz. Peygamber'e nisbet edildiğine hiçbir yerde rastlamadım. el-Askerî,
Hz. Ömer'e nisbet edilen, bu söze yakın şu rivâyeti kaydeder: "Kadınlara
muhâlefet edin. Zira onlara muhâlefette bereket vardır." İbn Lâl, içinde çok
zayıf râvîden başka inkıtânın (yani kopukluğun) da yer aldığı bir senedle -ki
aynı senedle hadisi ed-Deylemî de rivâyet etmiştir- şu rivâyeti kaydeder: "Enes'in
rivâyetine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sizden hiç kimse
istişâresiz bir iş yapmasın. Şâyet kendisine fikir verecek birisini bulamazsa,
bir kadınla istişâre etsin, ama ona muhâlefet etsin. Zira kadına muhâlefette
bereket vardır." (Sahâvî, el-Makaasıdu'l-Hasene, s. 248-249)
Bu mevzûda kitaplarda rastlanan ve
Hz. Peygamber (aleyissalâtu vesselâm)'e nisbet edilen diğer bir rivâyet de Hz.
Aişe ve Zeyd İbnu Sabit'ten gelmektedir: "Kadınlara itaat pişmanlıktır." Ne var
ki, alimler bunun da "sahih" değil, "zayıf" (ve bazısı da mevzû) olduğunu
belirtirler (Keşfu'l-Hafâ, II/3; Geniş bilgi için, bak. Münâvî, a.g.e.,
4/262-63).
Ancak, aynı mânâyı ifade eden,
zayıf da olsa başka rivâyetler de gösterilebilir (Üsdü'l-Gâbe 2, 205; 6, 275,
Suyûti, el-Leali'de -II/174-: "Kadınlara itaat ettiği zaman erkekler helâk
olmuştur" rivâyetini de kaydeder. Suyûtî bu rivâyeti, Taberânî ve Hâkim'in
tahric ettiğini, Hâkim'in hadise "sahih" hükmünü verdiğini belirttikten sonra
şahsî kanaatini belirtmez ve bahsi "Allahu a'lem -doğruyu Allah bilir- sözüyle
kapar.).
Burada hatıra şöyle bir soru
gelebilir: "Hadis ilminin umumi prensiplerinden birine göre, zayıf hadisle de
amel edilebildikten başka, bir mevzûda birkaç tane zayıf hadis var ise, bunlar
birbirlerini kuvvetlendirir ve ayrıca "sahih bir asla" dayandıklarını gösterir.
Şu halde, bu meselede aynı prensip mûteber olamaz mı?"
Cevap: Evvelâ, zayıf
hadisle amel edilebilir, bu doğrudur. Ancak, zayıf bir hadisle amel edebilmek
için, zayıf hadisin âyete veya sahih hadise muhalefet etmemesi, bir bakşa ifade
ile, o mevzûda zayıf hadisten başka "nass"ın bulunması lâzımdır. Yukarıda
görüldüğü üzere, "Kadınla istişâre etmeyin" ifadesi değil sahih hadislere,
bizzat Kur'an'a aykırıdır.
İkinci olarak; Bu mevzûdaki
zayıfların birbirini destekleyip kuvvetlenmeleri ve bir "sahih asl"a delalet
etmeleri meselesine gelince, sözkonusu rivâyetlerin ifade ettiği manayı "mutlak"
değil "mukayyed" olarak alırsak cevap müsbet olabilir. "Kadınlarla istişâre edin
ve fakat muhalefet edin" veya "kadınlara itaat pişmanlıktır", "kadınların re'yi
ile amel kalbi ifsad eder" gibi rivâyetler söylendiği şekilde yani mutlak olarak
alınınca, "hiçbir meselede, hiçbir sûrette, hiçbir kadınla istişâre etmeyin"
mânâsı çıkar. Halbuki en azından bazı meselelerde istişârenin bizzat Kur'an-ı
Kerim'de emredildiğini gördük. Sünnette gelen deliller ise daha çoktur.